Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E. 1997/3580
K. 1997/4144
T. 28.4.1997

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARININ UYGULANMAMASI
MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
 
KARAR ÖZETİ: İdare Mahkemelerince verilen yürütmenin durdurulması yada iptaline ilişkin kararlarını uygulamayan kamu görevlisi, ağır kişisel kusur işlemiş olur ve manevi tazminatla da sorumlu tutulur. Sorumluluk için, ayrıca; kin, hınç ve benzeri duyguların etkisi altında davrandıklarının araştırılması gerekmez. Yürütmenin durdurulması kararını yerine getirmeyen kamu görevlisinin hukuki sorumluluğu yönünegidilebilmesi için, ilgilinin açmış olduğu iptal davasının sonucunu beklemeye gerek yoktur. Anayasanın 138/4. maddesi, İdare ve dolayısıyla ajanlarının mahkeme kararlarına uymalarını bir yükümlülük olarak öngörmüştür. Sözü edilen Anayasa hükmüne göre Yasama ve Yürütme Organları ile İdare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır.
(2709 s. Anayasa m. 138/4)
(818 s. BK. m. 49)
 
Dava dilekçesinde, 90.000.000 lira manevi tazminatın dava tarihinden faizi ile tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davanın reddi cihetine gidilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
 
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
 
Davacı vekili; 30.7.1996 tarihli dava dilekçesinde, Adana İkinci İdare Mahkemesi'nin 1995/2065 esas sayılı ve 26.4.1996 tarihli yürütmeyi durdurma kararının uygulanmaması nedeniyle, dayalı aleyhine manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.
 
Davalı (T....... Belediye Başkanı) vekili; Adana İkinci İdare Mahkemesinin 26.4.1996 tarih, 1995/2065 esas sayılı yürütmeyi durdurma kararının, İdareye 24.5.1996 tarihinde tebliğ edildiğini, bu tarihte davacının fiilen, dayalı İdare nezdinde görev yapmakta olduğunu, Adana İkinci İdare Mahkemesi'nin 18.3.1996 tarih ve 1995/2224 esas sayılı kararı gereğince davacının, 21.5.1996 tarihinde göreve başlatıldığını, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, her ne kadar söz konusu yürütmeyi durdurma kararının dayalı tarafından uygulanmadığı, önceki İdare Mahkemesi kararının temyiz edildiğinden bahisle dava sonuna kadar davacıya vekalet verilmeyeceğinin bildirildiği anlaşılmakla, davalının kusurlu olduğu kabul edilse bile, davacının ne gibi bir manevi zarara uğradığı ispat edilemediğinden, manevi tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddi cihetine gidilmiştir.
 
Davacının; T....... Belediyesi'nde avukat olarak çalışmakta iken, 22.2.1995 tarihli Belediye Encümeni Kararı ile başarısız olduğundan bahisle görevine son verildiği; davacının, Adana İkinci İdare Mahkemesi'ne açtığı dava sonucu, bu mahkemenin 18.3.1996 tarih, 1995/2224 esas nolu kararı ile 22.12.1995 günlü Belediye Encümeni Kararının yürütülmesinin durdurulduğu, bu karar üzerine davacının Belediye Fen İşlerinde Hukuk Danışmanı olarak göreve başlatıldığı, davacının bu işlemin iptali için de Adana İkinci İdare Mahkemesi'ne dava açtığı ve mahkemenin 1995/2065 E., 26.4.1996 tarihli kararı ile (dayalı İdarede avukatlık görevini yürütürken, görevine son verilen davacının bu işlemin iptali istemiyle açtığı davada, verilen yürütmenin durdurulması kararı uyarınca avukatlık görevine iade edilmesi gerekirken, Fen İşleri Müdürlüğü servisinde hukuk danışmanı olarak görevlendirilmesinde hukuka uyarlılık bulunmadığı gerekçesi ile yürütmenin durdurulmasına) karar verildiği, buna rağmen dayalı tarafından söz konusu yürütmeyi durdurma kararının makul ve uygun süre içinde uygulanmadığı ve davacının hukuk danışmanı olarak çalıştırılmaya devam edildiği anlaşılmıştır.
 
İdare Mahkemelerince verilen yürütmenin durdurulması yada iptaline ilişkin kararlarını uygulamayan kamu görevlisi, ağır kişisel kusur işlemiş olur ve manevi tazminatla da sorumlu tutulur. Sorumluluk için ayrıca; kin, hınç ve benzeri duyguların etkisi altında davrandıklarının araştırılması gerekmez. Yürütmenin durdurulması kararını yerine getirmeyen kamu görevlisinin hukuki sorumluluğu yönüne gidilebilmesi için, ilgilinin açmış olduğu iptal davası sonucunun beklenmesine gerek yoktur. Anayasanın 138/4. maddesi, İdare ve dolayısiyle ajanlarının mahkeme kararlarına uymalarını bir yükümlülük olarak öngörmüştür. Sözü edilen Anayasa hükmüne göre; Yasama ve Yürütme Organları ile İdare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Bu organlar ve İdare, mahkeme kararlarını hiç bir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.
 
İdare Mahkemesi kararına rağmen, İdare ajanını göreve başlatmamak hususunda yöneticilerin takdir yetkisi olduğu düşünülemez.
 
İdari yargı yerince; konu, sebep, şekil, yetki ve amaç yönünden yasaca öngörülen koşulları taşımadığı saptanan işlem sakat demektir. Sakat işlemin hukuk düzeninde yeri olamayacağından, sonuçlarının olabileceği ölçüde silinmesi ve eski halin iadesi zorunludur.
 
Davacı, hukuka aykırı olduğuna inandığı işleme karşı yargı yoluna başvurup, yürütmenin durdurulması kararı almıştır. Bu kararın uygulanarak, önceki durumun geri gelmesini beklemek, hukuka inanan kişinin en doğal hakkıdır.
 
Davacı avukatın, mesleki hak ve yetkilerini ortadan kaldırarak, avukatlık işlerinin yaptırılmaması şeklindeki haksız eylemin, onun kişisel varlığını, kazandığı statüyü, sosyal onur ve mesleki itibarını ağır surette zedeleyerek zarara uğrattığı aşikar olup, Borçlar Kanununun 49. maddesine göre olayda manevi zararın varlığı kuşkusuzdur.
 
Buna rağmen davacının manevi tazminat talebinin reddi usul ve yasaya aykırı olup hüküm, uygun bir tazminata hükmedilmek üzere bozulmalıdır.
 
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.4.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini