 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E. 1997/11339
K. 1997/12497
T. 29.12.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
VEKALET İLİŞKİSİ
HAKSIZ AZİL VE İSTİFA
VEKALET ÜCRETİNİN TAKDİRİ
KARAR ÖZETİ : Vekaletin bütün türlerinde vekil eden, vekilini her zaman azledebileceği gibi, vekil de her zaman vekaletten istifa edebilir. Bu, vekil edenin ve vekilin yasal hakkıdır. Bu haklardan önceden vazgeçilemez. Azil ve istifada vekile, harcadığı emekle orantılı olarak ücret ödenmesi gerekir. Bunun aksini ve cezai şartı içeren anlaşmalar geçersizdir.
(743 s. MK. m. 4)
(818 s. BK. m. 396/1)
Dava dilekçesinde 100.000.000 lira borçlu olmadığının tespiti, birleştirilen 2. Sulh Mahkemesinin 1997/487 esas sayılı dosyasında ise 100.000.000 lira alacağın tahsiline yönelik 6. İcra Müdürlüğünün 1996/9351 takip sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmolunması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi, birleştirilen itirazın iptali davasının ise kabulü cihetine gidilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davalı müvekkilin (vekil edenin) davacı avukata (vekile) yetkilendirme (temsil) belgesi vermediği durumlarda, taraflar arasında alelade bir vekalet bulunduğunun kabulü ve sorunun buna göre çözümlenmesi gerekir. Bu itibarla, haksız azilde ücretin tamamının ödeneceği konusundaki yasa kuralı (Avukatlık Kanunu, m. 174/11) uyuşmazlık konusu olaya uygulanmaz.
Kural olarak her türlü vekalette, müvekkil (vekil eden) vekilini her zaman azletmek hakkından, vekil de her zaman istifa edebilmek hakkından önceden vazgeçemezler (BK. m. 396/1). AziI veya istifa hakkının, bu hakkın kullanılması halinde, peşin alınmış ücretin geri alınamayacağı veya bir cezai şart ödeneceği şeklinde bir anlaşma ile dolaylı yoldan sınırlandırılması da geçerli olamaz. O halde, taraflar arasındaki sözleşmede geçen madde 7'deki "Müvekkilin bu sözleşmenin akdinden sonra vekalet vermemesi halinde sözleşmede belirtilen ücretin tamamının ödeneceğine" ilişkin hükme itibar olunamaz.
Azil haklı bir nedene dayanmasa veya istifa haklı olsa bile, vekil, kural olarak, ücretin tamamını isteyemez, ancak o zamana kadar işi gereği gibi görmüşse, harcadığı zamanla orantılı olarak kısmi bir ücret isteminde bulunabilir. O halde, azil ve istifa ancak ileriye yürürlü olduğundan dolayı azlolunan veya istifa eden vekil, o zamana kadarki masrafları ve zararı için fiilen gördüğü işin karşılığı olan kısmi bir ücret isteyebileceğinin kabulü gerekecektir. Bu istemleri aşan ücretin alıkonulmasına veya cezai şarta ilişkin anlaşmalar ise geçerli olamayacaktır.
Yukarıdaki fiili ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın eksik araştırma sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş; MK.nun 4. maddesi gereğince somut olayda hakkaniyete göre halin icabı takdir edilerek taraflar arasındaki adalet dengesinin korunması yönünde (bilirkişi incelemesi yapılmaksızın) bir karar vermekten ibarettir. Zira, başlanmış işin görülmesinin tamamlanması vekilin kusuru olmaksızın imkansız hale gelirse ücretin hakkaniyete uygun bir kısmının ödenmesi gerekir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.12.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.