 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/11243
Karar No : 1997/11748
Tarih : 09.12.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Dava dilekçesinde kira parasının 5.5.1997 gününden başlayarak yıllık 186.000.000 lira olarak tesbiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile yıllık kiranın 252.000.000 lira olarak tesbiti cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı kiracı, davalı kiralayan (Bağ-Kur)'a ait mecurda kiracı olduğunu, davalı kurumun 5.5.1997 dönem kirası olarak 330.657.000 liranın ödenmesini ihtaren bildirdiğini, talep olunan kira bedelinin emsallerine göre çok yüksek olduğu ve işyerinin boş olarak kiraya verilmesi halinde dahi istenilen bedel kadar kira getirmeyeceğinden bahisle dava konusu kiralananın 5.5.1997 tarihinden itibaren yıllık kirasının yakıt hariç 186.000.000 lira olarak saptanmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporunda açıklanan nedenlere dayanılarak mecurun ve yörenin özellikleri, emsal ve rayiçten sözedilmek suretiyle 5.8.1997 tarihinden itibaren yıllık kiranın 252.000.000 lira olarak tesbitine karar verilmiştir.
Kural olarak tüm kiracılar, tüm kiralayanlar gibi aylık kira parasının tesbitini istemeye yetkilidirler. Zira 18.11.1964 gün ve 2/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinin 3 no'lu bendinde kiracı tarafından da gelecek dönem için kira parasının tesbiti davasının açılabileceği, bu hakkın sadece kiralayana ait olmadığı belirtilmiştir. Kaldı ki karşılıklı borç doğuran bir sözleşme olarak kira sözleşmesinde de aylık kira parasının tesbiti isteminde taraflar hakkında aynı hukuksal kuralların uygulanması bu sözleşmenin taşıdığı nitelik ve Anayasanın kabul ettiği eşitlik esaslarının da bir gereğidir.
Öte yandan gerek 18.11.1964 tarihli ve gerekse 21.11.1966 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararlarında gözönünde tutulan hukuki ve ekonomik nedenler aynen kiracı içinde varittir. Ne varki kiracı gelecek dönemin aylık kirasının tesbitini isterken (huksal yarar bulunmadığından ötürü) sözleşmedeki kira parasının arttırılmasını değil ve fakat azaltılmasını isteyebilecektir. Bir başka anlatımla davacı kiracı yeni dönemde kira paralarının daha düştüğünü ve bu yönden mecurun (kiralanan yerin) kira bedelinin de emsali gibi düşürülmesinin gerektiğini iddia ve ispat etmek durumunda kalacaktır. Bu konuda tesbiti istenilen yeni dönemin tüm özellikleri gözönünde tutulacak vede aylık kirası takdir edilen taşınmazın kirasının yaşam koşullarındaki ve iktisadi konjöktürdeki yükselmeler mutlaka dikkate alınarak düşmeyi (kira indirimini) haklı gösteren nedenler inandırcı bir şekilde açıklanacaktır. Aksi takdirde davanın reddi cihetine gidilecektir.
Davacı dava dilekçesinde, davaya konu yapılan dönemde kira parasını düşüş göstermesine olağan rayiç dışında neden olan faktörlerden örneğin, kiralananın yüzölçümünde veya diğer niteliklerindeki değişmelerden, kiralananın bulunduğu yerdeki ticari durum değişikliklerinden ve genellikle memleketteki ticari ve ekonomik dalgalanmaların, paranın satınalma gücündeki değişikliği memur maaşlarındaki katsayı ve işçi ücretlerindeki asgari ücret değişikliklerinin kendi lehine olarak kira parasına etki yaptığından sözetmemiştir. Memleketteki ticari ve ekonomik konjöktür ve paranın satınalma gücündeki düşme ise ilk döneme nazaran yeni kira döneminde kira paralarını azaltmayıp arttırdığı yönünde gelişme kaydettiği bilinen bir gerçektir.
Bilirkişi raporunda, açıklanan bütün bu hususları içeren bir araştırma ve incelemeye yer verilmemiştir. Böyle bir bilirkişi raporu hükme dayanak yapılamaz.
Bundan ayrı olarak da, 3917 sayılı yasanın geçici 5. maddesinin 6. fıkrası "Bu şekilde tesbit edilen kira bedelleri yılda bir defa Devlet İstatistik Enstitüsü Tüketici fiyat Endeksindeki artış oranından az olmamak üzere rayiç veya emsal değere yükseltilir" hükmü amirdir.
Açık yasa hükmüne göre Tüketici Fiyat Endeksi oranında artırım ile kira parası tesbiti gerekirken hak ve nesafetten sözedilmek suretiyle düşük bedele hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 9.12.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.