 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/10562
Karar No : 1997/11742
Tarih : 9.12.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAZMİNAT DAVASI
SEBEPSIZ ZENGİNLEŞME
ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI
KARAR ÖZETİ : Mahkemece davacı ile şark sigorta arasında yapılmış bir zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta sözleşmesinin varlığı kabul edilmektedir. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Karayolları Trafik Kanunu madde 91'de ifade edildiği üzere işleten (davacı-araç sahibi) üçüncü kişilere verdiği zararları «sigorta ettirenin adına karşılamak" üzere oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür. Bu ilişkide sigorta ettirenin menfaati güvence altına alınmaktadır.
Bunun sonucu olarak sigorta ettiren, sigortacının ödediği tazminat kadar zarara uğrayan kişiye karşı borcundan kurtulmaktadır. Ve sigorta ettiren üçüncü kişinin sigorta kapsamında yer alan zararını ödediği taktirde bu zararı sigorta şirketine rücu edebilmektedir. Bu nedenle davalının haklı bir neden olmaksızın davacının zararına zenginleştiği kabul edilmelidir.
O halde davalının, davacının mal varlığından haksız (sebepsiz) yere zenginleştiğinin kabulü ve bu zenginleşmeyi göre vermekle yükümlü olduğu sonucuna varılmalı ve bu sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
(2918 s. Trafik K.m.91 ,85)
Dava dilekçesinde sebepsiz zenginleşme nedeniyle 50.000.000 lira alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı (araç sahibi) trafik kazasından doğan zararı icra yoluyla ödemiş olduğu halde davalının ayrıca sigorta şirketinden aldığı sigorta bedeli olan 50.000.000 liranın iadesini istemiştir.
Mahkemece, "davacının kusuruna isabet eden tazminatı ödediği, kendisine sigorta şirketinden rücu talebi olmadığına göre davalının haksız zenginleşmesinden istifade edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
16.12.1995 tarihinde davacı ile davalıya ait araç arasında bir trafik kazası meydana gelmiş, davalıya ait araçtaki. hasardan doğan zararın tazmini için açılan davada Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesince 129.086.500 lira tazminatın tahsiline karar verilmiş, karar icra marifeti ile infaz edilmiş ve borç, 31.3.1997 tarihinde davacı tarafından icra memurluğuna ödemiştir.
Davacı dilekçesinde, tazminat borcunun tamamı ödemiş olmasına rağmen aracını sigorta eden Şark Sigorta Şirketinden davalının 31.3.1997 tarihinde 50.00.000 TL. tahsil ettiğini ileri sürmüş, mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmamış ancak davalı davacının bu iddiasına karşı koymamıştır.
Mahkemece davacı ile Şark Sigorta arasında yapılmış bir zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta sözleşmesinin varlığı kabul işletenin (KTK.mad.85'te) düzenlenen, üçüncü kişilere verdiği zararları "sigorta ettirenin adına karşılamak" üzere oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür.
KTK.mad.91 'de ifade edildiği üzere Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile işleten (davacı-araç sahibi) üçüncü kişilere verdiği zarardan dolayı kendi "sorumluluğunu" sigorta ettirmektedir. Sigorta sözleşmesi, sigorta ettirenin mamelekindeki azalmayı önlemek amacına yönelik olarak düzenlenir. Bu ilişkide sigorta ettirenin menfaati güvence altına alınmaktadır.
Bunun sonucu olarak sigorta ettiren, sigortacının ödediği' tazminat kadar zarara uğrayan kişiye karşı borcundan kurtulmaktadır ve sigorta ettiren bu zararı sigorta şirketine rücu edebilmektedir. Bu nedenle davalının, haklı bir neden olmaksızın davacının zararına zenginleştiği kabul edilmelidir.
Öte yandan sigorta ettirenin (davacının), üçüncü kişilerin zararını tazmin için girdiği sigorta ilişkisi, onun korunması gereken hukuk alanını oluşturur.
Davalının bu eylemi, davacının hukuk alanına haklı bir neden olmaksızın müdahalesi sonucunda zenginleşmesini oluşturmuş ve bu zenginleşme doğal olarak davacının zararına gerçekleşmiştir. kaldıki hukuki konumuna haksız müdahalede bulunulan davacının herhangi bir yoksullaşması (ortada herhangi bir mal varlığı kayması) olmasa bile izinsiz yararlanma yoluyla müdahalede bulunan davalının elde ettiği zenginleşmeyi tasfiye borcu doğar. Zira davalı taraf geçerli bir sebebe dayanmaksızın (davacının hukuki alanından yararlanmak suretiyle) kazanç elde etmiştir.
O halde davalının, davacının mal varlığından haksız (sebepsiz) yere zenginleştiğinin kabulü ve bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlü olduğu sonucuna varılmalı ve bu sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece yukarıdaki hukuki ve fiili olgular dikkate alınarak tarafların delilleri toplanmak suretiyle doğacak sonuca göre bir karar verilmek gerekirken sebepsiz zenginleşme koşullarının gerçekleşmediğinden söz edilerek davanın reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince (BOZULMASINA) peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 9.12.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.