 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E. 1995/14823
K. 1996/3463
T. 22.1.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
SÖZLEŞME SERBESTİSİ VE KAMU DÜZENİ
SÖZLEŞMENİN YORUMU
SEÇİMLİK HAK VE EDİMLERİN İFASI
KARAR ÖZETİ Kamu düzenine, yasanın emredici kurallarına, ahlak ve kişilik haklarına aykırı olmamak koşuluyla taraflar, hür iradeleriyle diledikleri şekilde sözleşme yapmakta serbesttirler.
Sözleşmede düzenlenen seçimlik hakkın kullanılması sonucu, sözleşmeyi bozmada gecikme zammı istemekte hukuka aykırılıktan söz edilemez.
(6183 s. AAK.)
Dava dilekçesinde, PTT İdaresinin gönderdiği faturada tahakkuk ettirdiği 1.698.000 lira tutarındaki faizin yasaya ve sözleşmeye aykırı olduğunun tesbitini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile ......nolu telefon abonesi olan davacıya tahakkuk ettirilen faizin yasaya ve sözleşmeye aykırı bulunduğunun tesbiti cihetine gidilmiş; hüküm, davalı Türk Telekominikasyon A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Davada, davalı İdarenin hakkında tahakkuk ettirdiği tazminatın yasa ve sözleşme hükümlerine aykırı olduğunun tesbiti istenilmiş, mahkemece istem kabul edilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında kurulmuş bulunan (Telefon Abonman Sözleşmesi) nin 23. maddesine göre; "Abone, PTT ile abone arasındaki ilişkilere dair PTT yasa, tüzük ve yönetmelikler ile bu sözleşmede yer almamış genel mevzuat hükümlerine harfiyen uymayı, yasa, tüzük ve yönetmeliklerde ücret tarifeleri üzerinde sonradan yapılacak bütün değişikliklerin kendisine uygulanmasını... şimdiden kabul ve taahhüt eder." Bu hükme dayanan davalı İdare, gecikme bedeli hakkında yayınladığı genelge ile bundan böyle borcunu son ödeme gününden sonra ödeyen abonelerden 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunda öngörülen gecikme zammı oranı kadar gecikme bedeli alınması hususunu kararlaştırmıştır.
Yukarıdaki sözü edilen genel işlem şartında yer alan koşul, açık ve anlaşılabilir olduğunun yanında, birden çok anlama gelmeyen, alışılmış olanın dışında bulunmayan bir kayıttır. Aksi takdirde, sözleşenlerin karşılıklı çıkarlarını adil ve hakkaniyete uygun olarak denkleştirmeyen, müşterinin çıkarlarını girişimci (müteşebbis) yararına kısıtlayan şartlar geçersiz olmak durumunda kalacaktı.
Şu husus ta önemle vurgulanmalıdır ki; sözleşenlerin, sözleşmenin kurulmasından sonra edimi (taraflardan birisinin) tek yönlü bir irade beyanı ile belirleyebilmesi hususunda anlaşmaları her zaman olanaklıdır. Bundan amaç, aralarında kurdukları hukuksal işlemin içeriğini belirlemek ve daha önemlisi açıklığa kavuşturmaktır. Bu belirlemenin nasıl yapılacağı hakkında (uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi) sözleşmede herhangi bir açıklık bulunmuyorsa belirleme yetkisi tamamen serbest olmayıp bunun adil, objektif iyiniyet esasına ve hakkaniyete uygun bir şekilde yapılması gerekir. Davalı kuruluşun Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Yasasına göre belirlediği (gecikme zammı), sözleşenlerin çıkarlarını adil ve hakkaniyete uygun olarak denkleştiren, üstelik müşterinin çıkarlarını müteşebbis yararına kısıtlamayan bir yöntemdir.
Öte yandan taraflar, sözleşmedeki edimlerini gelecekte çıkacak yasa, yönetmelik, tüzük yada kararname hükümlerine göre belirleneceğini kararlaştırabilirler. Zira, (taraflardan birisinin) borcun ifasında çıkmış veya çıkacak uyulması zorunlu hükümleri kabullenmesi kişinin Borçlar Hukuku alanında irade açıklaması olup, kamu hukuku ve düzenini ilgilendiren bir durum mevcut olmadığı gibi sözleşmede yer alan bu kayıt yasanın emredici kurallarına, ahlaka ve kişilik haklarına da aykırı bulunmamaktadır.
Bundan ayrı olarak, davacı taraf borcun ödenmemesi halinde davalı İdarenin yetkisinin ancak sözleşmeyi bozmak (sözleşmeden dönme) ile sınırlı olduğunu ileri sürmüştür. Bu iddiaya dayanak olan husus sözleşmenin 26. maddesidir. Bu maddeye göre; "Abone, adresine fatura edilecek telefon borçlarını, yasalarda belli edilen süre içinde ödemek zorundadır. Bu süre içinde borcun ödenmemesi halinde PTT, telefonu konuşmaya kapatmaya ve sözleşmeyi bozmaya yetkilidir." Oysa daha yukarıda sözü edilen sözleşmenin 23. maddesinde borcun ödenmemesi halinde alacaklı İdareye "gecikme zammı" isteme yetkisi tanınmıştır. Bu durum karşısında koşullar oluştuğunda alacaklı dilerse, sözleşmeden dönebilecek, dilerse gecikme zammı ile yetinebilecektir. Alacaklı seçimlik bir yetkiye sahip olup hiçbir suretle yalnızca sözleşmeden dönme ile yetinmek zorunda değildir. Bundan dolayı, davalı Kurumun gecikme zammını istemek yolundaki seçimlik yetkisini kullanarak (edimi) dava etmesinde yasal hiçbir engel bulunmamaktadır.
Mahkemece yukarıdaki fiili ve hukuki olgular dikkate alınarak davanın reddedilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulü cihetine gidilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.1.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.