 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E. 1994/4751
K. 1994/6313
T. 18.4.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
SUYA VAKİ MÜDAHALE
KEŞİF ZAMANI
ÖNCELİKLİ KULLANMA
TAHSİS KARARI
KARAR ÖZETİ : Suya vaki müdahale davalarında; keşif, suların en az olduğu bir dönemde yapılmalıdır. Keşifte; davacıların ve onlar gibi yararlananların kullandıkları başka sular da varsa debileri ölçülür, sulanan bütün araziler gözönüne alınıp ihtiyaç belirlenir.
Öncelik özelliği bulunan içme suyu verilecekse, bunun, davacıların taşınmazından geçmesi halinde, su yolunun geçirilmesi ve bunlara tahammül etmek mecburiyeti hakkındaki hükümler uygulanır.
İdarenin, içme suyu tahsis kararı varsa, bu karar, idari yoldan kaldırılmadıkça, davaya devam edilemez.
(743 s. MK. m. 668, 679, 680, 681, 682)
Dava dilekçesinde taşınmaz mallara ve suya vaki elatmanın önlenmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Davacılar tarafından sulamada yararlanılan dava konusu suyun, genel sulardan olduğu hususu çekişmesizdir.
Genel sulardan ise herkes, kadim yada öncelikli kullanım haklarını engellememek koşuluyla faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir.
Sözkonusu sudan, davacıların öncelikli yararlanma hakkı bulunduğu ve davalı Kurum'un ise halen bu suyun bir kısmını köy içme suyu olarak götürmek istediği, dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Bu durumda öncelikle, davalı idare tarafından götürülmek istenen içme suyu hakkında verilmiş bir tahsis kararı bulunup bulunmadığının araştırılıp saptanması ve eğer böyle bir karar varsa; o zaman bu kararın idari yoldan ortadan kaldırılmadıkça davaya bakılamayacağından, davanın bu yönden reddi gerekir.
Aksi halde ise, suların en az olduğu bir dönemde uzman bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılarak; anılan suların debisinin ölçülmesi ve davacılar ile onlar gibi yararlananların, öteden beri bu su ile suladıkları arazi miktarı tesbit edilip yararlandıkları başka sular varsa onların dahi debisi gözetilmek suretiyle ihtiyaçlarının belirlenmesi ve buna göre sözkonusu suların ihtiyaçlarına yetip yetmeyeceğinin de saptanarak ihtiyaçlarından fazla bir su bulunduğu takdirde bundan davalı tarafın yararlanmasının sağlanması icabeder ki, bu arada içme suyu ihtiyacının, sulama suyu ihtiyacına nazaran öncelik taşıdığı hususu da dikkate alınıp her iki öncelik arasında uygun bir denge kurularak sonuca gidilmesi lazım gelir.
Böylece sözkonusu sudan, davalı tarafa asgari ihtiyacı oranında bir miktar içme suyu verilmesi yoluna gidilecek olursa; su yolunun, davacıların paydaşı oldukları taşınmazlardan geçirilmesi halinde bu arazilere bir zarar verilip verilmeyeceği ve ayrıca bu olayda TMK.nun 668. maddesi hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı yönleri üzerinde de durularak gerekli incelemelerin yapılması ve o hususların dahi usulünce açıklığa kavuşturulması icabeder.
O halde; belirtilen şekilde işlem, inceleme ve değerlendirmelerin yapılarak sonuçlarına uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu yönlerden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.4.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi. -