 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E. 1994/2519
K. 1994/4293
T. 7.3.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YERALTI SUYU
GENEL SU
SU YATAKLARININ ETKİLEŞMESİ
KARAR ÖZETİ : Tapulu taşınmazlarda kazı sonunda çıkan yeraltı suları, genel su sayılırsa da; topraksu ilişkisinden anlayan jeoloji mühendisinin de içinde bulunduğu bilirkişi heyetinin vereceği rapor sonunda, yakınında bulunan köy içme suyunu kaynak ve kaptaj olarak büyük dlçüde etkileyerek, azalmasına sebep olduğu sonucuna varılırsa, tapu sahibinin korunmaya değer üstün hakkı olamaz. Büyük ölçüde etkilenme yoksa, dava, tarafların usulünce belirlenen ihtiyaçları oranına göre çözümlenir.
(743 s. MK. m. 679/2, 644/2,752) (167 s. YSK. m. 1)
Dava dilekçesinde, suya vaki elamanın önlenmesi istenilmiştir. Mahkemece, davanın reddi cihetine gidilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirindede bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, davacıların tapulu taşınmazlarında kazı yaparak çıkardıkları ve sulama suyu olarak kullanmak istedikleri dava konusu su, TMK.nun 679. maddesinin 2. fıkrası ve 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanunun 1. maddesi anlamında yeraltı suyu ve dolayısıyla genel sulardan sayılırsa da bu suyun, yakınında olduğu öne sürülen davalı köyün içme suyu kaynağının da yen belirlenip açıkça ortaya çıkartıldıktan sonra onu etkileyip etkilemediğinin, etkiliyorsa, derecesinin ve kazılan yerlerin kapatılması durumunda eski halin iade edilip edilmeyeceği hususlarının, en az birisinin ve (özellikle toprak - su ilişkisinden anlayan) Jeoloji Mühendisi olmak üzere oluşturulacak bilirkişi kumlu aracılığıyla mahallen (icabında uygulamalı biçimde) keşif yapılarak kesin olarak saptanması ve bu belirlemelerin sonucuna göre; davalı köye ait anılan kaynak veya kaptajdaki suyun büyük ölçüde etkilendiğinin tesbiti halinde ve o kazılar kapatıldığında da (davacılar tarafından çıkarılan sözkonusu su) davalının kaptajına döndüğü takdirde şimdiki gibi davanın reddine, aksi halde ise, tarafların bu suya olan ihtiyaçları da (usulünce belirlenip) gözetilerek davanın gerçekleştiği oranda kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu yönlerden eksik inceleme ve genel ifadeler ile hüküm kurulması doğru değildir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 7.3.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.