 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E. 1993/5312
K. 1993/9893
1. 25.5.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ECRİMİSİL HESABI
BİLİRKİŞİ RAPORU
ÖNCEKİ DÖNEM İÇİN AÇILAN DAVA
KARAR ÖZETİ Ecrimisil hesabında hükme esas alınacak bilirkişi raporunun, ecrimisile konu taşınmazların özellikleriyle birlikte ecrimisil istenilen yıllar esas alınarak düzenlenmiş olması gerekir.
Doğal ürün veren ve kiralanmak suretiyle gelir getiren yerler dışında kalan taşınmazlar için daha önce açılan davada, dava dilekçesinin tebliği ihtarname yerine geçer ve bunun sonucu olarak intifadan men koşulu da gerçekleşmiş olur.
(743 s. MK. m. 908)
Dava ve birleştirilen dava dilekçelerinde fazlaya ilişkin hak saklı tutularak toplam 50.828.337 lira ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir.
Mahkemece, davanın 5.533.116 liralık bölümünün kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması her iki taraf vekillerince de istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak:
Mahkemece, hükme dayanak yapılan 17.7.1992 tarihli son bilirkişi raporunda, ecrimisile konu edilen taşınmazlardan yalnızca meyvelik olan bölüm için 1986-1992 yıllarına ilişkin olarak ürün esasına göre ecrimisil saptanmış olup diğer bölümler çeşitli nedenlerle dışlanmış bulunmaktadır.
Taraf vekillerinin bu rapora (5.10.1992 ve 2.10.1992 tarihli dilekçelerle) vaki itirazları da gerekçe gösterilmeksizin reddedilmiştir.
Oysa ki; öncelikle, asıl dava 16.3.1990 ve birleştirilen dava da 5.11.1990 tarihinde açılmış bulunduğuna göre, 1991-1992 yıllarına ilişkin olarak ecrimisil tesbiti istem dışıdır ve bunun kabulü açıkça yasaya aykırıdır.
Bundan ayrı; bahçe gibi doğal veren yerler dışında kalan ve ürün yada kira olarak gelir getirebilen taşınmaz mallar veya bölümleri içinde, TMK.nun 908. maddesi gereğince ecrimisil tesbiti ve hesabı yapılmamış olması da doğru. görülmemiştir.
Ayrıca; gerek önceki ecrimisil davasının dava dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği tarihin 5.12.1986 ve gerekse ilgili ihtarname tebliğ tarihinin 3.11.1986 olması itibariyle (doğal ürün veren ve kiralanmak suretiyle hukuksal gelir getiren yerler dışındaki) taşınmazlar bakımından ancak 3.11.1986 tarihinden sonrası için intifadan men koşulunun gerçekleştiği gözetilmeksizin, 1986 yılı için de ecrimisil tesbiti yerinde değildir ki, bu durumda sadece 1987-1990 yıllarına ilişkin olarak ecrimisil belirlenmesi gerekecektir.
Öte yandan; 1990/72' esas sayılı asıl dava ile birleştirilen 1990/277 sayılı davadan, karar yerinde hiç söz edilmemesi ve onun hakkında bir hüküm kurulmaması da usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, belirtilen kural ve ilkeler gözetilip taraf vekillerinin söz konusu itirazları da dikkate alınarak en azından, raporu düzenleyen bilirkişilerden ek rapor yada oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden inceleme yapılıp o konuları içerecek ve itirazları sonuçlarına uygun olarak (ve ayrıca birleştirilen davayı da kapsar şekilde) karar verilmesi gerekirken, bu yönlerden üzerinde durulmaksızın, eksik inceleme ve değerlendirmelerle yazılı olduğu gibi hüküm kurulması doğru değildir.
Kabul şekline göre de; ecrimisil davalarında faize, her yıl veya dönemin tahakkuk tarihlerinden başlayarak kademeli biçimde hükmedilmesi gerekirken (ki, dava dilekçelerinde dahi o şekilde faiz istenmiştir) bu ilke de gözetilmeksizin, ecrimisil istemine başlangıç gösterilen 27.101986 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi (O tarihte henüz gerçekleşmeyen sonraki yılların ecrimisillerini de kapsamış olacağından) yersiz ve mesnetsizdir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı ve davalı taraf için yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 100.000 lira vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve 100.000 lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden her iki tarafa da iadesine, 25.5.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.