 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E. 1992/15003
K. 1993/7331
T. 26.4.1993 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
SUYA VAKİ ELATMANIN ÖNLENMESİ
(Faydalanma)
ÖZET: Medeni Kanunun 679. maddesinin 2. bendi uyarınca; genel sular umuma ait olup, herkes kadim ya da öncelikli kullanım haklarını engellememek koşuluyla faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir.
(743 s. MK. m. 679/2
(167 s. YSK.)
Dava dilekçesinde, suya vaki elatmanın önlenmesi istenilmiştir. Mahkemece, davanın reddi cihetine gidilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Mahkemece; davaya konu edilen kaynağın, davalının kullanımındaki eski kaynak sularını etkileyeceğinin belirlendiği ve onlardan ayrı ve bağımsız bir kaynak olduğunun da isptalanamadığından sözedilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu yapılan kaynağın, özellikle çıkış yeri bakımından genel sulardan olduğu hususu belli ve de çekişmesizdir.
Genel sulardan ise herkes, kadim ya da Öncelikli kullanım haklarını engellememek koşuluyla faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir.
Her iki tarafça da, sözü edilen suların sulamada yararlanıldığı ve davalının kullanımının ise davacılara nazaran enazından öncelikli olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır ki, davacı dava konusu suyu sonradan çıkarmıştır.
Bu duruma göre; sağlıklı ve köklü bir çözüm için enaz birisi (toprak–su ilişkisinden anlayan) jeoloji mühendisi olmak üzere oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla suların en az olduğu uygun bir dönemde yeniden keşif yapılarak, öncelikle dava konusu kaynağın, davalı ve onunla yararlandığı suları etkileyip etkilemediğinin (diğer bir anlatımla o suların bir parçası olup olmadığının) etkiliyorsa bunun derecesinin kesin biçimde saptanması gerekir. Mutlak surette ve büyük ölçüde etkilediğinin (ya da onun bir parçası olduğunun) belirlenmesi halinde şimdiki gibi davanın reddedilmesi, o suları etkilemediği ve tamamen onlardan farklı bir su olduğu tesbit edildiği takdirde ise davanın kabulü icabeder. Önemli Ölçüde bir etkilemenin varlığı saptandığında da; tarafların (yararlandıkları daha başka sular varsa onların miktarı da gözetilerek) sulama ihtiyaçlarının usulünce belirlenmesi ve buna göre sözkonusu suların her iki tarafın ihtiyacına yetmemesi halinde öncelik hakkına sahip olan davalı ve onunla birlikte yararlanan öbür kişilerin ihtiyacından fazla bir su bulunduğu tesbit edilirse bundan, davacının yararlanmasının sağlanması ve davanın o oranda kabulü gerekir.
O halde, belirtilen şekilde işlem ve incelemeler yapılarak sonuçlarına uygun bir karar verilmesi icab ederken eksik inceleme ile yazılı olduğu gibi hüküm kurulması doğru değildir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.4.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|