 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E. 1991/4859
K. 19921445
T. 20.1.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- GAYRİMENKUL TELLALLIK (SİMSARLIK)
ÜCRETİ
ÖZET : Taraflar arasında sözlü olarak yapılmış bu tellallık sözleşmesinin varlığı başka delillerle ispatlanmış olsabile Borçlar Kanununun 404. maddesinin 3. fıkrası hükmünde öngörüldüğü gibi yazılı şekil şartına uyulmamasınedeniyle bunun geçersiz olacağı ve dolayısıyla geçersizakde istinaden tellallık ücreti istenmeyeceği gözetilerek, dayanıksız olan davanın REDDİNE karar verilmesi gerekir.
(818 s. BK. m. 404/3)
Dava dilekçesinde 800.000 lira komisyon alacağının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davanın kabulü cihetine gidilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Taraflar arasında yapıldığı iddia olunan davada; (apartman dairesi alım satımına ilişkin) gayrimenkul teIlaIIığı (simsarlığı) sözleşmesine dayanılarak, rızaen ödenmeyen tellallık ücretinin hükmen tahsili istenmiştir.
Davalı taraf ise, davanın yersiz ve dayanaksız olduğunu savunarak reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının sözkonusu daire alım satımının gerçekleşmesinde aracılık işlevini yaptığının belirlendiğinden bahisle, Borçlar Kanununun 404. maddesine dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Anılan Yasa maddesinin 3. fıkrasında, gayrimenkul tellallığına ilişkin akdin yazılı şekilde yapılmadıkça muteber olmayacağı belirtilmiştir.
Davacı tellal ile davalı alıcı (ve hatta dava dışı satıcı) arasında varlığı iddia edilen sözkonusu gayrimenkul tellaIlığı hakkında yapılmış yazılı sözleşme bulunmamaktadır.
O halde; taraflar arasında sözlü olarak yapılmış bu tellallık sözleşmesinin varlığı (ve davacının sözkonusu aracılık işlevini yerine getirip alıcı ile satıcı arasındaki daire alım satımının gerçekleşmesini sağlamış olduğu) başka delillerle ispatlanmış olsa bile, anılan yasa maddesinin emredici hükmünde öngörüldüğü gibi yazılı şekil şartına uyulmaması nedeniyle bunun geçersiz olacağı ve dolayısıyla geçersiz akde istinaden telIalIık ücreti istenemeyeceği gözetilerek, dayanaksız olan davanın REDDİNE karar verilmesi gerekirken, bu cihetin düşünülmeksizin belirtilen şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin ödediği temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.1.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.