 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E: 1991/4259
K: 1991/3786
T: 08.04.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Dava dilekçesindde, trafik kazasından doğan 1.203.020 lira tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan rücuan tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi cihetine gidilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Mahkemece, davacının 29.11.1985 tarihinde açılmış ve ilgili sigorta poliçesinin de 15.5.1983 gününde düzenlenmiş olmasına göre iki yıllık trafik zamanaşımının gerçekleşmiş bulunduğundan bahisle bu yönden davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar sözkonusu trafik kazası 4.9.1983 tarihinde vuku bulmuş ve davacının, sigortalısına (rücua esas)tazminat ödemesini de 26.10.1983 gününde yaptığı anlaşılmakta ise de; davacı şirketin sigortalısı olan Mehmet tarafından kazaya karışan 06... 145 plaka sayılı aracın kayden sahibi görünen Osman ve sürücüsü Abdullah aleyhlerine aynı olay nedeniyle açılan Kaman Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ait 1983/839-1984/906 sayılı hasar tazminatı davasının yargılaması sırasında o davalı malikçe ibraz edilen noterlikçe düzenlenmiş 29.2.1980 tarihli kat'i satış senediyle bu davanın davalılarına satılmış olduğu öğrenilmiş sayılır ve bu öğrenme tarihi, onun halefi durumundaki davacıyı da bağlar.
Borçlar Kanununun 60. ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109. maddelerinde; zamanaşımının, zarara uğrayanın zararın ve failinin tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten başlayacağı öngörülmüştür.
O halde; davacı tarafın, bu davanın davalıları olan Fikri ve Muhlis'e anılan aracın sözkonusu olaydan önce satılmış bulunduğunu en erken, o davanın yargılaması sırasında sözü edilen senedin ibraz olunduğu 15.4.1984 tarihli oturumunda öğrenmiş sayılacağının ve ona göre de, bu davanın açıldığı 25.11.1985 tarihine kadar olay tarihi itibariyle on yıllık ve öğrenme tarihi bakımından da iki yıllık trafik zamanaşımının gerçekleşmediğinin kabulüyle, davalı tarafın vaki zamanaşımı def'inin reddedilip diğer yönler üzerinde durularak sonuçları dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, bu hususların düşünülmeksizin belirtilen şekilde davanın reddi doğru değildir.
SONUÇ : Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin ödediği temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 8.4.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.