 |
T.C.
Y A R G 1 T A Y
3. Hukuk Dairesi
E. 1991/15138
K. 1992/11131
T. 1.6.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- SUYA VAKİ ELATMANIN ÖNLENMESİ
ÖZET Dava konusu suyun (davacının bundan halen yararlanıp yararlanmadığı hususuna bakılmaksızın) davacıya ait tapulu yerden çıkıp çıkmadığının kesin olarak saptandıktan sonra debisi ölçtürülüp miktarı itibariyle Türk-Medeni Kanununun 679. maddesi anlamında özel su olduğu anlaşılırsa, o zaman (kullanımı yeni olan davalıların bunda bir hak iddia edemeyecekleri gözetilerek) davanın kabulüne, genel sulardan sayıldığı takdirde ise tarafların bu suya olan ihtiyaç ve suyun yeterlilik durumlarının usulünce belirlenmesi ve sonuçlarına, göre uygun bir karar verilmesi gerekir.
(743 s. MK. m. 679)
Dava dilekçesinde suya vaki el atmanın Önlenmesi istenilmiştir. Mahkemece, davanın reddi cihetine gidilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece dava, söz konusu suyun davacıya ait taşınmazdan çıktığı kabul edilmekle beraber davacının halen bu sudan yararlanamadığı ve doğrudan doğruya yararlanmasının da olanaksız olduğunun belirlendiğinden bahisle reddedilmiştir.
Dava konusu suyun çıktığı taşınmazın, dava açıldıktan sonra tapulama gördüğü ve bir bölümünün 91 parsel sayısıyla davacı adına kayıtlanmış bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Bu durumda, anılan suyun miktarının da saptanarak öncelikle özel su sayılıp sayılmayacağının tespiti gerekir. Tapulu yerden çıkan suyun, özel su sayılması ise, çıktığı taşınmazın sınırlarını aşmayacak miktarda az olmasına bağlıdır. Eğer suyun miktarı, o taşınmazın sınırlarını aşacak veya çıkar çıkmaz bir dere halini alçak şekilde çok veyahuttu az olmakla birlikte özel mülkiyete tabi tutulması kamusal yarar açısından sakıncalı ise onun genel su olarak kabulü gerekir.
O halde; söz konusu suyun (davacının bundan halen yararlanıp yararlanmadığı hususuna bakılmaksızın) davacıya ait tapulu yerden çıkıp çıkmadığının kesin olarak saptandıktan sonra debisi ölçtürülüp miktarı itibariyle Türk Medeni Kanununun 679. maddesi anlamında özel su olduğu anlaşılırsa 0 zaman (kullanımı yeni olan davalıların bunda bir hak iddia edemeyecekleri gözetilerek) davanın kabulüne, genel sulardan sayıldığı takdirde ise, tarafların bu suya olan ihtiyaç ve suyun yeterlilik durumlarının usulünce belirlenmesi ve sonuçlarına uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu yönlerden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428 maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 1.6.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.