 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E:1990/3964
K:1990/11449
T:25.12.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* ÖZET : 4.11.1983 tarih ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 38. maddesi, kamulaştırmasız elatma nedeniyle her türlü dava hakkının 20 yıl geçmekle düşeceğini ve bu sürenin taşınmaza elkoyma tarihinde başlayacağını hükme bağlamıştır. Sükutu hak süresi, zamanaşımı gibi kesilen ve yeniden başlayan sürelerden olmadığı gibi bu sürenin maddi olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin savunmadan bağımsız olarak mahkemece resen araştırılması ve dikkate alınması gerekir. Sükutu hak süresi, yasaya göre elatma tarihinden itibaren hesaplanacağı için taşınmazın bu tarihten sonra davacı tarafından iktisabı, sürenin kesilmesine ve yeniden başlamasına neden olmaz.
(2942 s. Kamulaştırma K. m. 38)
Dava dilekçesinde kamulaştırmasız elatmadan doğan 253.620.000 lira tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 226.800.000 liranın tahsili cihetine gidilmiş; hüküm, iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava konusu taşınmazın Hazine adına kayıtlı iken üzerine lise binası yapıldığı ve daha sonra vakıf mütevellisi tarafından açılan tapu iptali davası sonucunda davacı idare adına 1982 yılında tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 38. maddesinin uygulanması açısından taşınmaza okul yapılmak suretiyle elatıldığı tarihin saptanması için bir araştırmaya girişilmiş ise de, bu araştırma tamamlanmadan yargılamaya son verilmiş ve verilen kararın gerekçesinde 10.5.1956 tarih ve 5/7 sayılı Tevhidi İçtihat Kararına dayanılarak bedel davasında zamanaşımının mevzubahis olamayacağı gerekçesiyle davalının bu konudaki savunması da reddedilmiştir.
Oysa, 4.11.1983 tarih ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 38. maddesi, kamulaştırmasız elatma nedeniyle her türlü dava hakkının 20 yıl geçmekle düşeceğini ve bu sürenin taşınmaza elkoyma tarihinde başlayacağını hükme bağlamıştır.
Sükutu hak süresi, zamanaşımı gibi kesilen ve yeniden başlayan sürelerden olmadığı gibi bu sürenin maddi olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin savunmadan bağımsız olarak mahkemece resen araştırılması ve dikkate alınması gerekir. Sükutu hak süresi yasaya göre elatma tarihinden itibaren hesaplanacağı için taşınmazın bu tarihten sonra davacı tarafından iktisabı, sürenin kesilmesine ve yeniden başlamasına neden olmaz:
2942 sayılı Kanunun yukarıda sözü edilen hükmü karşısında mahkemece dayanılan tevhidi içtihadın süre yönünden bir geçerliliği kalmadığı da açıktır.
Bütün bu nedenlerle taşınmaza engeç lise binasının yapılmaya başlandığı tarihte elatılmış sayılacağı kabul edilerek, bu konudaki kayıtlar (proje, onay vs.) incelenerek ve gerektiğinde lisenin öğretime başladığı tarihler belirlenip bütün bu olgulara dayanan ve gerekirse şahit beyanlarıyla desteklenecek elatma tarihi belirlenmeli ve sükutu hak süresi geçmediği takdirde ancak, taşınmazın elatma tarihindeki nitelikleri dikkate alınarak dava tarihindeki değeri belirlenip ona hükmedilmelidir.
Noksan inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve şimdilik diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 25.12.1990 gününde oybirliği ile karar verildi.