 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E:1990/1474
K:1990/2500
T:22.03.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
OKUMA YAZMA BİLMEYENLER
ÖZET : Kamulaştırmasız elatılan taşınmaz malların değeri tesbit edilirken, taşınmazın elkoyma tarihindeki nitelikleri dikkate alınarak dava tarihindeki değerinin belirlenmesi gerekir. Elatma tarihinin tesbiti, ayrıca 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 38. maddesinde öngörülen 20 yıllık hak düşürücü sürenin re'sen uygulanması balamından da önem taşır.
(2942 s. Kamulaştırma K. m. 38)
Dava dilekçesinde, kamulaştırmasız elatma nedeniyle 174.220.000 lira bedel ve 5.000.000 lira ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın bedel istemi yönünden 156.720.000 liralık bölümünün kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporlarında; dava konusu taşınmaz malların, davalı tarafından kamulaştırmasız elatılan bölümleri için, dava tarihi itibariyle değer saptanmışsa da, bu yerlere hangi tarihte elatılmış olduğu belirlenmemiş ve dolayısıyle elatma tarihindeki niteliklerinin dikkate alınıp alınmadığından da söz edilmemiştir.
Oysa; kamulaştırmasız elatılan taşınmaz malların değeri tesbit edilirken, taşınmazın elkoyma tarihindeki nitelikleri dikkate alınarak dava tarihindeki değerinin belirlenmesi gerekir. Elatma tarihinin tesbiti, ayrıca 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 38. maddesinde öngörülen 20 yıllık hak düşürücü sürenin re'sen uygulanması bakımından da önem taşır.
Öte yandan; davaya konu edilen 10 nolu parselden müfrez 25 parsel numaralı taşınmaza ilişkin tapu kaydında davalı Belediye adına gösterilen 1/2 payın, değer belirlemesi ve hüküm altına alınan miktarın belirlenmesi sırasında gözetilip gözetilmediği de anlaşılamamaktadır.
O halde; dava konusu taşınmazlara davalı tarafından kamulaştırmasız elatıldığı tarihin usulünce saptanması, öncelikle anılan kanun hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının gözetilmesi ve uygulama yeri olmadığı takdirde ise, taşınmazların o tarihteki nitelikleri dikkate alınarak dava tarihindeki değerlerinin uygun emsallere göre tesbiti ve bu arada davalının belirtilen paydaşlık durumunun da açıklığa kavuşturulması ve ortaya çıkacak sonuçlar dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu yönlerden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Bundan ayrı, Maliye Hazinesi de 1 sayılı parselde yarı paya sahip olduğundan bahisle kamulaştırmasız elatılan taşınmaz bölümü için bedel istemektedir. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 30. maddesi uyarınca kamu tüzel kişileri arasında kamulaştırma sözkonusu olmadığından anılan madde hükümleri dairesinde işlem yapılabileceği dikkate alınarak Hazinenin açtığı davanın bu yönden reddi gerektiğinin düşünülmemesi de yasaya aykırı görülmüştür.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin ödediği temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 22.3.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.