 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E. 1990/12380
K. 199116934
T. 17.6.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET : Yasa uyarınca mahkemenin çözümleyeceği husus, davacı için ayrılan suyun yeterli olup olmadığı, paylaştırılan su miktarına göre davacının daha fazla suya müstahak olup olmadığı hususları incelendikten sonra su tevzi listesinden ne gibi değişikliğin yapılması gerektiğini saptayarak buna göre hüküm kurmaktır.
(831 s. SUK. ek m. 5)
Dava dilekçesinde, su taksim sisteminin iptali ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davanın kabulü cihetine gidilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Bu davanın dayanağı 23.12.1934 gün ve 2659 sayılı Sular Kanununa ek Kanunun 5. maddesinin son cümlesidir. Gerçekten bu cümle hükmüne göre idare heyetlerince su paylarının tespitine ilişkin karalar kesinleştikten sonra intifa payına razı olmayanların mahkemeye başvurmaları öngörülmüştür.
Yasa hükmünden anlaşıldığı gibi mahkemenin çözümleyeceği husus, davacı için ayrılan suyun yeterli olup olmadığı, paylaştırılan su miktarına göre davacının daha fazla suya müstahak olup olmadığı hususları incelendikten sonra su tevzi listesinde ne gibi değişikliğin yapılması gerektiğini saptayarak buna göre hüküm kurmaktır.
Mahkemece; 1970 yılında yapılan su tevzi listesinin, bazı arazilerin bu listeye dahil edilmediğine dair bilirkişi beyanına dayanılarak iptaline karar verilmiştir.
Oysa, yukarıda açıklandığı üzere mahkemece verilecek karar, davacının bu hakkı saptandığı takdirde listenin iptaline değil, listede o yolda değişiklik yapmak olmalıdır.
Diğer taraftan, davalı köy davacının sulama arazisini genişletmesi nedeniyle kendisine ayrılan suyun yetmediğini, mevcut suyun tevzii listesinin düzenlendiği tarihteki sulanabilir araziye göre düzenlendiğini ve ancak buna yetecek kadar su bulunduğunu savunmuştur. Davacılar bu savunmaya karşı çıkmamışlardır.
Mahkemece, mevcut suyun listeye göre sulanmakta olan araziye yettiği ve bundan artan bir su bulunduğu saptandığı taktirde ancak sulanabilir arazisini genişleten davacının su hakkının belli bir miktarda artırılmasına karar verebilir. Mevcut suyun listeye göre sulanmakta olan araziye ancak yettiği
ve artan bir su bulunmadığı saptandığı taktirde davanın reddine karar verilmelidir.
Gerekli inceleme yapılmadan ve yasada öngörülmeyen su tevzi listesinin iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin ödenen temyiz harcının istek halinde temyiz edene iade-
sine, 17.6.1991 gününde oybirliği ile karar verildi.