 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E: 1989/4030
K: 1990/1139
T: 13.02.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Dava dilekçesinde 34.809.600 lira ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra (...) gereği düşünüldü:
KARAR: Davacı, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğü, Atatürk'ün Doğumunun 100. Yılının Kutlanması ve Atatürk Kültür Merkezi Kurulması Hakkında 2302 sayılı Kanunun 2450 sayılı Kanunla değişik 3. maddesi uyarınca, Atatürk Kültür Merkezi alanı içinde yer alan Hazine adına tapuya tescil edilmiş bulunan ve daha sonra 2876 sayılı Kanunla Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsis edilen, ancak Başbakanlıkça işletilmesi kendisine devredilen davalı işgalinde tenis kulubü olarak işletilen taşınmazın haksız işgali nedeniyle beş yıl geriye doğru ecrimisil istemektedir. Mahkemece; davacının, Hazine adına kayıtlı taşınmaz için dava açma sıfatı bulunmadığından dava reddedilmiştir.
Dava konusu taşınmaz, davacı idarenin mülkiyetinde iken, 2302 sayılı kanunun 23.4.1981 gün ve 2450 sayılı Kanunla değişik 3. maddesi hükmü uyarınca Atatürk Kültür Merkezi alanı içinde yer almak üzere Hazine adına tescil edilmiştir. Anılan kanun maddesinin son fıkrası hükmü, Atatürk Kültür Merkezi alanında yer alan taşınmazların (tesis ve alanların) yönetiminin bir yasa ile; bunların bakım, onarım ve işletilmesinin ise bir tüzük ile düzenleneceğini öngörmüştür. Dava tarihine kadar bu tüzük henüz çıkarılmamıştır.
17 Ağustos 1983 tarihinde yürürlüğe giren 2876 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanununun 104. maddesi, yukarıda sözü edilen yasalarla Atatürk Kültür Merkezi alanı içinde yer alan bütün tesisi ve alanların Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsis edilmesini öngörmüş; bu alan içindeki tesis ve alanların yönetim ve işletilmesinin ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına Bakanlıkça bedelsiz olarak devredilebileceğini, bunları devralan kuruluşun ise kanunun amacına aykırı olmamak koşuluyla bunları kullanabileceği gibi kiraya da verebileceğini hükme bağlamıştır.
Davacının, dava dilekçesine eklediği Başbakanlığın 6.7.1983 gün ve 25-530-00519 sayılı ve Gençlik ve Spor Bakanlığının 3.9.1983 günlü 004/G-40 304 sayılı yazı örneklerinden uyuşmazlık konusu taşınmazın bakım, onarım ve işletilmesinin Başbakanlıkça Gençlik ve Spor Bakanlığına; anılan bakanlıkça da davacı Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne devredildiği anlaşılmaktadır. Daha sonra, 17 Ağustos 1983 tarihinde yürürlüğe giren 2876 sayılı Kanunun yukarıda sözü edilen 104. maddesiyle, yönetim ve işletilmesi de dahil olmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsis edilen taşınmazın dosya arasında bulunan, Kültür ve Turizm Bakanlığının 11 Temmuz 1984 gün ve Yapı/02.1-133 sayılı olup davacı Milli Eğitim Gençilik ve Spor Bakanlığı Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne hitaben gönderilen yazıdan, davaya konu taşınmazın 2876 sayılı Kanunun 104. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 2302 sayılı Kanunun amacına uygun olarak kullanılmak üzere 30.12.1984 tarihine kadar davacı idareye tahsis edildiği anlaşılmaktadır. Davacı idare tarafından verilen 18.10.1988 günlü layihanın 5 numaralı bendinde bir yazı ile yapılan tahsisin devam ettiği bildirilmiştir.
Davacı vekili 14.2.1989 tarihli oturumda her ne kadar taşınmazın müvekkili idareye her hangi bir kullanımının, zilyetliğinin verilmediğini ve tahsisinin yapılmadığını bildirmiş ise de, bu beyan, dosyaya ibraz edilen belgelerle çelişik bir durum arzetmekte olup davadan feragat, sulh ve kabul yetkisi bulunmayan (vekaletnameye göre) vekilin iddiasından sarfınazar etmeyi tazammun ettiğinden yalnız buna itibar edilerek dava reddedilemez.
Davacıya, 2876 sayılı kanunun 104. maddesi kapsamında, taşınmazın yönetim ve işletmesinin bir devri var ise, davacı, davalı şagilden ecrimisil isteyebilir. Ecrimisil tazminatının dayanağı bulunan Medeni Kanunun 908. maddesinde, mülkiyet şartı aranmamıştır. Hak sahibi olmak yeterlidir. 2876 sayılı kanun 104. maddesinin 2. fıkrasına göre yapılan tahsis, davacıya hak sahibi kılar.
Mahkemece, davanın açıldığı 25.5.1988 tarihinden geriye doğru beş yıllık ecrimisil istenildiği dikkate alınarak gerek 2876 sayılı Kanunun 14. maddesinin yürürlüğe girmesinden önce 17.8.1983 gerek bu kanun hükmünün yürürlüğe girmesinden sonraki yasak hükümleri dikkate alınarak davacı adına bir tahsisin veya devrin varlığı, yukarıda sözü edilen yazılar ve belgeler karşısında araştırılmalı ve davacının bu suretle "hak sahibi" olduğu tesbit edildiğinde bu süreler için ecrimisile hükmedilmelidir.
Bu itibarla, davacı vekilinin yetkisiz verilmiş sayılması gereken beyanına ve davacının malik olmadığına dayanılarak eksik tahkikatla davanın reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, (...) 13.2.1990 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
- Dava konusu taşınmaz Atatürk Kültür Merkez alanı içerisinde kaldığı, 22.6.1981 tarihinde Maliye Hazinesi adına tescil edildiği,
- 11.8.1983 tarihinde yürürlüğe giren 2876 sayılı Kanunla (madde 104) Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsis edildiği,
- Kültür ve Turizm Bakanlığı da bu yeri davalı Ankara Tenis Kulübüne tahsis ettiği (25.5.1987 tarih ve Kültür Merkezi 2.1.1333-22939 sayılı yazısı ile)
- Dairemiz çoğunluğunun bozmaya dayanak yaptığı (Kültür ve Turizm Bakanlığının 11.7.1984 tarih ve Yapı/02-1-133 sayılı) yazısı Hipodrum alanı ile ilgili olup davaya konu somut olayla ilgili olmadığı dosyadaki belgelerden hiç bir kuşkuya meydan vermeyecek şekilde anlaşılmıştır.
Ecrimisil ancak zarara maruz kalan malik veya zilyed isteyebilir.
Davacı Beden terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğü dava konusu taşınmazda malik veya zilyed olmadığı gibi hukuken korunmaya yeter hiçbir hakkı olmadığından davalıdan ecrimisil isteyemez. Davanın reddine dair yerel mahkeme kararı kanuna uygun bulunduğundan onanması görüşündeyim. Bu nedenle çoğunluk bozmasına katılamıyorum.