 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E: 1989/1425
K: 1989/2377
T: 02.03.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Dava dilekçesinde Hamide Aysu, Hamide Dinç ve Hamide Çavuşoğulları'nın aynı kişi olduğundan tesbiti ile 48 parseldeki 1/4 hisse sahibi Ayşe Çavuşoğulları'nın tek mirasçısı olarak tapuda ihtikalinin sakıncasız bulunduğunun tesbiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile adı geçen üç ismin aynı kişiye ait olduğunun tesbiti, diğer talebin reddi cihetine gidilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü : KARAR : Davacı, nüfus kayıtlarında evlilik soyadının Aysu, kızlık soyadının Dinç ve kendi anne - babasının soyadlarının da Çavuşoğulları olarak geçtiğini soyadları arasında tam bağlantı bulunmadığından ötürü murisi Ayşe Çavuşoğulları'nın 48 sayılı parseldeki 1/4 hissesinin üzerine intikal ettiremediğini iddia ile davaacının hem Hamide Aysu hem Hamide Dinç ve hem de Hamide Dinç ve hemde Hamide Çavuşoğulları'nın olduğunun tesbiti ile tapudaki hissenin adına intikalinin sağlanması istemiş mahkemece tapu intikali ile ilgili kısım haricindeki bölüm kabul edilmiş, hüküm hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bu ileri sürülüşe göre dava ne 1587 sayılı Nüfus Yasası'nın 46. maddesinde düzenlenen kayıt düzeltme ve ne de medeni kanunun 935. maddesinde sözü edilen tapu kayıtlarındaki yanlışlıkların düzeltilmesi davası ile ilgili bulunmaktadır. Zira davacı her iki kayıtla da herhangi bir yanlışlığın bulunduğunu iddia etmemektedir. Öyle ise istemin niteliği tesbit davası olup bu dava ile güdülen amaç ise tapu idaresinin belli bir işlemi yapmaya zorlamak olarak kabul edilmelidir.
Tesbit davaları, bir hukuksal ilişkisinin var olup olmadığının tesbitine ilişkin olup kural olarak eda davalarının öncüsü durumundadırlar. Zira ileride açılacak vea fakat henüz koşulları bulunmadığından açılamayan eda davasını hazırlamak için açılabilirler. Ayrıca bu tür davaların konusu yalnızca hukuksal ilişkileridir. Hukuksal ilişkiden amaç ise bir kişi ile diğer bir kişi veya bir mal arasında somut bir olaydan doğan hukuksal ilişkilerdir. Bir hukuksal ilişki için önemli olanlar, maddi olanlar bile maddi olaylar yalnız başına asla tesbit davasına konu yapılamazlar.
Bu ilkelerin ışığında somut olaya gelince, davacının yalnızca tapuda işlem yapabilmek amacı ile nüfus kayıtlarında çeşitli soyadlarındaki kişiler ile kendisinin aynı kişi olduğunun tesbit edilmesini istediğine göre bu maddi olayın yalnız başına bir tesbit davasına konu yapılamaması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Zira bu istem, davacının idair mercilerde amacını gerçekleştiremediği takdirde açmaya tasavvur ettiği bir davanın öncüsü ve hazırlayıcısı olamaz. Öte yandan dosya kapsamında bulunan Gemlik Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 24.9.1986 gün ve 430/431 sayılı kararına göre tapudaki hisse sahibi Ayşe Dinç'in mirasının tamamının davacıya isabet ve intikal ettiği anlaşılmaktadır. Buna rağmen ilgili idarenin herhangi bir nedenle tapuda işlem yapmadığına dair dosyada soyut iddiadan başka hiç bir belge ve bilgi bulunmamaktadır. Davacının var ise tapu idaresine başvurup hakkını isteyip verilmediği takdirde o işlemin gerektirdiği yasal yollara gitmesi gerekirken koşullar bulunmadığından ötürü hukuken dinlenme olanağı bulunmayan bu tür bir davayı açması üzerine mahkemece işin esası hakkında karar verilmiş bulunması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesissi isabetsiz temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.3.1989 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı Hamide dava dilekçesinde, İznik, Selçuk Mahallesi B. 48 de kayıtlı taşınmazın 1/4 hissesi murisi bekar ölen kardeşi Ayşe Çavuşoğulları adına kayıtlı olduğunu, ancak soy adı üzerinde nüfus kayıtları yönünden bağlantı kurulamadığını, evlilik soy adı Aysu; kızlık soy adı Dinç; bir de anne babasının soy adı Çavuşoğulları olarak geçtiğini; soy adı bağlantılarının yapılamamasının nedeni de nüfus kayıtlarının bulunduğu Gemlik Nüfus Dairesinin yangın geçirmiş olması bu kopukluğu meydana getirdiğini; nüfus kütüğüne göre kesin kayıt bağlantısı sağlanamadığından tapudaki muris Ayşe Çavuşoğullarının tek mirasçısı olmasına rağmen adına intikal yaptıramadığını; bu nedenle Hamide Aysu, Hamide Dinç, Hamide Çavuşoğullarının aynı kişi olduğunun tesbitine karar verilmesini talep etmiştir.
Gerçekten nüfus kütüğüne göre üç ayrı soyadı taşıyan kişinin, mahkemeye müracaat edip bu tür bir tesbit kararı almaksızın tapuda işlem yaptıramıyacağı çık belirgindir. Davacının başvuracağı başka yolu yoktur. Onun için davacının bu davayı açmada yararı vardır. Bu doğrultuda Genel Kurulumuzdan geçmiş davalar bulunmaktadır. Örneğin ; H.G.K. 15.12.1989 tarih E. 1989/2-9, K. 1989/95:
Yerel Mahkemenin işim esasını da inceleyerek kurduğu hüküm doğrudur, kararın onanması görüşünde olduğundan çoğunluğun bozmasına katılmıyorum.