 |
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E:1988/1277
K:1988/6292
T:13.06.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- MADDİ VE MANEVİ ÖDENCE
- ZAMANAŞIMI
* ÖZET: Suç tarihinde yürürlükte bulunan 6085 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 50. maddesi gereğince, malen sorumlu olan araç sahibi ile eylemci [fail] arasına, eksik teselsül mevcut olduğundan, davalı sanık hakkında ceza davası açılmış olması, araç sahibi yönünden zamanaşımım kesmez.
(6085 s. Trafik K. m. 50)
Dava dilekçesinde 122.365 lira maddi. 250.000 lira manevi tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan müteselsilen tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 30.000 lira maddi, 200.000 lira manevi tazminatın müteselsilen tahsili cihetine gidilmiş, hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalılardan Tahsin'in aşağıdaki üçüncü bent dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine,
2 - Diğer davalı İETT. İşletmeleri Genel Müdürlüğünün temyiz itirazlarına gelince:
Davacının dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu 3.9.1983 tarihinde yaralanmış olması nedeniyle aracı kullanan Tahsin hakkında kamu davası açılmış, yapılan yargılama sırasında mağdur davacı hukuk mahkemesinde tazminat isteme hakkını mahfuz tutarak müdahil olmuştur. Ceza davası 15.9.1986 tarihinde sanık ve davalı Tahsin'in mahkumiyeti ile sona ermiş ve bu karar 10.10.1986 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı, hem araç sürücüsü Tahsin hem de iş vereni olan İETT. Genel Müdürlüğü hakkında 6.1.1987 tarihinde açtığı bu davayla maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş olup davalılardan İETT., duruşmanın ilk oturumundan zamanaşımı savunmasında bulunmuş olmasına karşın mahkemece ,olayda ceza zamanaşımı uygulanacağı gerekçesiyle bu savunma reddedilmiştir.
Davacı, TCK.nun 465. maddesi uyarınca malen mesul bulunan iETT. Genel Müdürlüğünden, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6085 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 50. maddesine de dayanılarak ceza davasının devamı süresince herhangi bir istemde bulunmamıştır. Kanunda öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresi geçtikten ve ceza davası sonuçlandıktan sonra bu davayı açmıştır.
Borçlar Kanununun 60. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen ceza zamanaşımı, yalnız failler hakkında olup, ceza davasında da herhangi bir şahsi hak isteminde bulunulmadığı için zamanaşımı da kesilmediğinden malen mesul olan istihdam eden hakkında uygulanamaz. Borçlar Kanununun 134. maddesi hükmüne göre her ne kadar müteselsil sorumlu bulunan borçlulardan birine karşı zamanaşımının kesilmesi keyfiyeti diğer borçlulara da sirayet eder ise de, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre bu kural ancak aralarında tam teselsül bulunan borçlular arasında geçerlidir.
6085 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 50. maddesi gereğince malen sorumlu olan araç sahibi ile fail arasında eksik teselsül mevcut olduğundan davalı sanık hakkında ceza davasının açılmış olması, araç sahibi yönünden zamanaşımını kesmez.
Oysa, olay tarihinde yürürlükte bulunmadığı için bu davada uygulanma olanağı bulunmayan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun, işleteni, (araç sahibi) araç sürücüsünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu tutan 85. maddenin son fıkrası ile "tazminat yükümlüsü" deyimine yer vermesi suretiyle zamanaşımı ve kesilmesi yönlerinden asıl faiz ile malen sorumlu olanlar arasında ayrım gözetmeyerek her ikisi bakımından tazminat yönünden ceza zamanaşımının uygulanabileceği anlamını içeren 109. maddesi, Karayollarındaki, kazalardan kaynaklanan tazminat davalarında müteselsil sorumlular arasında tefrik yapmamıştır. Ancak yukarıda da belirtildiği üzere 2918 sayılı Yasa yürürlük tarihi 'itibariyle (137. maddenin 3050 sayılı Yasayla değişik (c) bendine göre 19.6.1986) bu davada uygulanamamaktadır.
Bu durumda, zamanaşımı savunması dikkate alınarak işveren davalı İETT. hakkında davanın zamanaşımı bakımından reddi gerekirken, bu davalı hakkında da ceza zamanaşımı uygulanarak davanın kabulü doğru değildir.
3 - Diğer yönden davacı dava dilekçesinde dava tarihinden geçerli olmak üzere faiz istediği halde, istem aşılarak faize olay tarihinden itibaren hükmedilmesi usül ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.6.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.