 |
T.C.
YARGITAY
3. Ceza Dairesi
E:1989/1579
K:1989/8613
T:13.09.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ORMAN SUÇU
- DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ
ÖZET : Aynı yeri işgal eden sanık hakkında; aynı mahkemede ikinci bir dava bulunmasına, keşifte bilirkişinin aynı yerin orman açıklığı olduğunu belirttiği duruşma tutanağından anlaşılmasına göre bağlantı (irtibat) nedeniyle dava dosyalarının birleştirilerek kanıtların (delillerin) birlikte değerlendirilmesi (takdiri) gerekir.
(6831 s. OK.)
(1412 s. CMUK. m. 230)
Orman Kanununa muhalefetten sanık Osman hakkında yapılan duruşma sonunda, TCK.nun 513/2-522, 647 sayılı Kanunun 4. maddeleri gereğince neticeten 7000 lira ağır para cezası ile mahkumiyetine, yargılama giderinin sanıktan tahsiline dair, (Alaca Sulh Ceza Mahkemesi)nden verilen 29.4.1988 günlü ve 286/280 sayılı hüküm müdahil idare ve sanık tarafından temyiz edilmiş ve 5.5.1988 günlü ek karar ile sanık ve müdahilin temyiz isteminin reddine dair mahallinden gönderilen evrak C.Başsavcılığı'nın 1.2.1989 günlü tebliğnamesiyle Daireye verilmekle okunarak, gereği görüşülüp düşünüldü:
14.12.1988 tarihinde yürürlüğe giren 3506 sayılı Yasanın 6/son maddesi uyarınca hükmün temyizi kabil bulunduğundan yerel mahkemece verilen ve sanık ile müdahil idarenin temyiz isteklerinin reddine dair 5.5. 1988 gün, 1985/286 esas, 1988/283 sayılı kararın müdahil idare yönünden kaldırılması suretiyle yapılan incelemede;
1- Aynı yeri işgal eden sanık için, mahkemenin 1985/577 esasında kayıtlı ikinci bir davanın bulunmasına, yapılan keşifte bilirkişi aynı yerin orman açıklığı olduğu belirtildiğinin 23.10.1987 günlü duruşma tutanağından anlaşılmasına göre, CMUK.nun 230 maddesi uyarınca ve mevcut irtibat nedeniyle dosyaların birleştirilmesi bu suretle de delillerin birlikte takdiri gerektiği gözetilmeyerek eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de;
Suç konusu sahanın orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenmekle beraber dere yatağı bulunduğunun belirtilmesi ile yetinilmesine göre sözü edilen dere yatağının TCK.nun 513/2. maddesinde açıkça vurgulandığı biçimde mer'a harman yeri, yol ve sulak gibi yerlerden olup olmadığı bilirkişi marifetiyle araştırılıp belirlendikten sonra hüküm kurulması icap eylediğinin düşünülmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, müdahilin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 13.9.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.