|
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 2004/2493
K: 2004/3185
T: 15.3.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm iştirak nafakası ve şahsi ilişki yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Taraflar iştirak nafakası ve kişisel ilişki konusunda anlaşamamışlardır.
1- "Evlilik en az bir yıl sürmüşse,eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için hakimin, bizzat tarafları dinleyerek iradelerin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları, çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı ( TMK.md. 184/3 ) hükmü uygulanmaz" ( TMK.md.166/3 )
Taraflar tek bir konuda anlaşamamış olsalar dahi, Türk Medeni Kanununun 166/3.maddesi uyarınca delil toplanmadan karar verilemez.Bu gibi haller de tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde delilleri toplanıp Türk Medeni Kanununun 166 maddesinin 1,2.ve 4.fıkralarına göre değerlendirme yapılmalıdır.
Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi şartları oluşmadan,tarafların delilleri sorulmadan ve gösterilen deliller getirtilip,tanıkları dinlenmeden olayların varlığının kabulü sonucu,boşanmaya karar verilmesi usul ve yasa hükümlerine aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden, bozma yapılmamış yanılgıya işaret edinilmekle yetinilmiştir.
2- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının iştirak nafakasına ilişkin temyiz itirazları yersizdir.
3- Velayeti anneye verilen müşterek çocuk Hatice ile davacı baba arasında 22.8.2002 tarihli ara kararı ile Cumartesi günleri şahsi ilişki kurulmuş, ancak davacının Cumartesi günleri çalıştığı nazara alınarak 30.10.2002 tarihinde mahkemece şahsi ilişki günleri Pazar günü olarak değiştirilmiştir. Nihai kararda ise davacının Cumartesi günleri çalıştığı ve çocuğu ile şahsi ilişki kuramayacağı nazara alınmadan her Cumartesi saat 9.00'dan akşam 17.00'ye kadar çocuk ile şahsi ilişki tesis edilmesi doğru değildir. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün şahsi ilişki günleri ile ilgili bu bölümünün de düzeltilerek onanması yönüne gidilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 3. bentte belirtilen sebeplerle temyize konu kararın hüküm fıkrasının 2. bendindeki "Cumartesi" sözlerinin hükümden çıkarılmasına, bunun yerine "Pazar" sözlerinin yazılarak kararın bu bölümünün Düzeltilmiş şekliyle, temyize konu diğer bölümlerinin ise 2. bentteki nedenlerle ONANMASINA, 1.bentteki yanlışlığa da işaret edilmekle yetinilmesine, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 15.03.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.