 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 2003/16099
K: 2003/17026
T: 22.12.2003 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı Mustafa S... vekilinin 6.8.2001 tarihli dava dilekçesiyle, anne ve babasını trafik kazasında kaybeden Elifnur Derin'in vesayet altına alınmasını ve küçüğün dedesi olan müvekkilinin vasi olarak atanmasını istediği, davaya küçüğün diğer dedesi Rasim D...'in de müdahil olarak katıldığı, mahkemece davanın kabulü ile sulh anlaşması gereğince Elifnur'un dedeleri Mustafa S... ve Rasim D...'in velayeti altına konulmasına karar
verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dava ve hüküm tarihinde yürürlükte olan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 361. maddesinde vesayet işlerinde selahiyetin, küçüğün veya mahcurun ikametgahındaki vesayet dairelerine ait olduğu belirtilmiştir.
Aynı Kanununun 21. maddesine göre, velayet altında bulunan çocuğun ikametgahı ana ve babasının ikametgahıdır.
İncelenen dosyadan, kendisine vasi tayin edilmesi istenen küçüğün, Eflani Emniyet Amirliğinde polis memuru olarak görev yapan babası Savaş Derin ile annesi Sevilay D...'in geçirdikleri trafik kazasında vefat ettikleri anlaşılmıştır.
İkametgah, yerleşmek niyetiyle oturulan yerdir. Memurlar idari bir tasarrufla görev yerlerinden iradeleri dışında her zaman başka yere atanabileceklerinden çalıştıkları yer ikametgah sayılmaz. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre, memurların nüfusta kayıtlı oldukları yer, ikametgah için karine sayılır.
Bu itibarla, küçüğün ana ve babasının yerleşim yerinin Eflani olmadığı ve onların ölümünden sonra da küçüğün Eflani'de oturmadığı anlaşıldığından, mahkemece yetkisizlik kararı verilerek dosyanın, Elifnur'un nüfusa kayıtlı olduğu yer mahkemesine gönderilmesi gerekirken, esasa girilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Diğer taraftan; anılan Kanunun 262. maddesi hükmüne göre velayet hakkı, münhasıran anne ve babaya tanınan bir hak olup, evlat edinme hali hariç, anne ve baba dışında hiç kimseye tevdi olunamaz. Mahkemece anne ve babası bulunmayan küçüğe vasi atanması gerekirken, dedelerinin velayeti altına alınması da usul ve yasaya aykırıdır.
Ayrıca, hüküm fıkrasında küçüğün velayet altına alınmasına karar verildiği yazılı olduğu halde, gerekçe kısmında küçüğün vesayet altına alındığı belirtilerek çelişkiye düşülmesi,
Tarafların, dava konusu üzerinde serbestçe tasarruf yetkilerinin bulunmadığı vasi tayini davasının sulh ile sona erdirilmesi de doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.
22.12.2003
|