 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/9236
Karar No : 1998/11175
Tarih : 20.10.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün temyiz eden Cemile K... ile vekili Av.İbrahim K... ve karşı taraf vekili Av.Adem A... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü,
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin taktirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Velayeti babaya bırakılan Güçlü 1992 doğumludur. Annenin bakım ve şefkatine muhtaçtır. Davalının velayeti ifa edemeyecek durumda olduğu da isbat edilmemiştir. Kardeşlerin birbirlerinden ayrılması da onların bedeni ve fikri gelişimlerine olumsuz etki yapacağı açıktır. Gerçekleşen bu durum karşısında Güçlü'nün velayetininde anneye bırakılması gerekir. Açıklanan husus dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün ikinci bentte gösterilen sebeple velayet yönünden BOZULMASINA, kararın bozma kapsamı dışında kalan yönlerinin ise ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 20.000.000 lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine bozmada oybirliği sebebinde oyçokluğu ile karar verildi. 20.10.1998 (Sa)
MUHALEFET ŞERHİ
Davalının sadakatsizliğine ilişkin görgü ve duyguya dayanan bir bilgi verilmediği gibi tanık ifadelerinde geçen olaylardan sonra evlilik birliği devam etmiş tanık beyanlarına göre ayrıca barışma teşebbüsünde de bulunulmuş, davalı hoş karşılamamıştır.
Terk nedenine dayalı bir davada bulunmamaktadır.
# Medeni Kanunun 134/1-2.maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Medeni Kanunun 134/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Bozma kanaatiyle değerli çoğunluk görüşlüne katılmıyorum.