 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/3372
Karar No : 1998/5077
Tarih : 30.4.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
743/m.310
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR :
1- ) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- ) Davacı dava dilekçesinde davalının evli olduğunu bildiğini açıkça söylemektedir. Evli bir kişinin başka biri ile evlenmesi ancak o evliliğin sona ermesi ile mümkün olur. Evli bir kişinin evlenme vaadinin ciddi ve kandırıcı olarak kabul edilmesi için boşanma davası açılmış olması gibi başkaca ikna edici olguların var olması gerekir. Hele hele bu vaadin 4-5 yıl gibi bir süre devam ettiğinin kabulü için çok daha ciddi olguların ortaya konması ile mümkündür. Evli bir kişinin davacıya mücerret onunla evleneceğini söylemesi cinsel ilişkinin bu vaadin etkisi altında yapıldığını göstermez. Mahkemeler kanunları gözetmek zorundadır. Kanunlar ilga edilmedikçe mahkemeler tarafından gözardı edilemez. 22.2.1997 tarihli 1/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nın, tüm sonuçları ile babalık ile mali sonuçları ( tabii ) babalık arasındaki etki farkını azaltmış olması dahi, hakime bazı kanun hükümlerini ihmale götüremez. Medeni yasanın 310. maddesi koşulları oluşmamıştır. Bu yön gözetilmeden mali sonuçlu ( tabii ) babalığa karar verilecek yerde, bütün neticeleriyle birlikte babalığa hükmolunması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : 1- Hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu kesimlerine yönelik temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen nedenlerle REDDİNE,
2- Hükmün 2. bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 30.4.1998 tarihinde, oyçokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ :
Davacı, davalı ile 4-5 yıl gibi uzun süre birlikte yaşamış, 1991 doğumlu D. ise bu ilişkiden doğmuştur.
Tanık K. G. davalının davacıyla evleneceğini aleniyete dökerek açıkça ifade ettiğini açıklamıştır.
Çocuğun yararı tarafların kişisel durumu ve yararlarının önünde yer alır. Asıl olan çocuğun yararının korunmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti ile, gerek münferiden, gerek toplu sözleşmelerde bu olgu ön planda tutulmuş, Medeni Kanun'un 310. maddesiyle öngörülen koşullara yer verilmemiştir. Bu konudaki 21.5.1981 tarih ve 29/22 ve 11.9.1987 tarih ve 1/18 sayılı Anayasa Mahkemesi kararı ve 22.2.1997 tarih ve 1/1 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı ile de belirtilen yasal koşulların çocuk yararına yorumlanması gereği vurgulanmıştır. Avrupa'daki gelişmelere yollama yapılarak evlilik içi, evlilik dışı nesep ayırımının kaldırıldığına değinilmek Türk Medeni Hukuku'nda aynı yönde yorumlanması vurgulanmıştır. Kaldı ki baba adayının açıkça evlenme vaad etmesi veya anneye evleneceğine dair inanç yaratması, kendisini alacağına dair bir kanaat, bir güvence vermesi dahi yeterli görülmektedir ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 23.10.1968 tarih ve 503/709 ).
Açıklanan nedenlerle Medeni Kanun'un 310. maddesi koşulları da vardır. Tüm sonuçlarıyla babalığa hüküm, çocuğun yararınadır. Mahkemenin milletlerarası sözleşmelere uygun olan kararının onanması görüşüyle sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.