 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/2440
Karar No : 1998/3856
Tarih : 30.3.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- VASİ TAYİNİ
- TEFTİŞ VE MÜRAKABESİ
KARAR ÖZETİ: Vesayet Daireleri, Sulh ve Asliye Mahkemeleridir. Sulh Mahkemesinin vasiyi azil yetkisi yoksa da azlini Asliye Mahkemesine teklif etme, vasinin verdiği raporları reddetme yetkisi vardır. Ayrıca Sulh Mahkemesi tedbir olarak vasiye talimat ve para cezası verme, ihtarda bulunma hakkına haizdir. Vesayet Dairelerinin verdiği idari nitelikteki Kararların temyiz kabiliyeti yoktur.
(743 s. MK. m. 427, 430)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Vesayet bir kamu kurumudur. Vasiyi mahkemeler tayin, teftiş ve murakebe eder. Vasi bir memur gibidir, mahkemece azlolunur ve bazı hallerde istifa edebilir.
Vesayet uzuvları vesayet daireleri ile vasi ve kayyımlardır (Mk.md. 346). Vesayet daireleri Sulh ve Asliye Mahkemeleridir (MK.md. 347).
Kanunun öngördüğü koşulların oluşması sonucu bir şahıs hacredilip vasi tayin edilince, vesayet altındaki şahsın mallarının yönetimi ve mahcurun temsili için vasilerin tasarrufları da şikayete konu olabilir, yada vesayet makamlarının kendiliğinden müdahalesini gerektirenler olacaktır. Böyle bir durumda vesayet makamları olan Sulh Hakimlerinin veya Asliye Hakiminin aldığı kararların temyizi kabil bir kazai karar olup olmayacağı tartışma konusudur. Her şeyden önce vesayet uzuvları olan vasilerin, Sulh Hakiminin ve Asliye Hakiminin ödevleri ve hakları ile ilgili Medeni Yasa hükümlerini incelemek gerekmektedir.
Medeni Kanunumuzun on birinci babında vesayetin idaresi, onikinci babında vesayetin hitamı düzenlenmektedir. Bu hükümler birlikte incelendiği zaman vasinin vazifeleri yanında haklarının da olduğu, vesayet makamlarının alacakları kararların yönetsel kararlar olduğu açıkca görülmektedir.
Sulh Mahkemesinin vasiyi azil yetkisi yoksa da ona işten el çektirmek (MK. 427 ve 430) ve azlini Asliye Mahkemesine teklif yetkisi olduğu gibi vasinin verdiği raporları da ret yetkisi (MK. 407) vardır. Sulh Mahkemesi tedbir olarak Medeni Kanunun 407/2. madde hükmünce vasiye talimat verebilir, vasiye ihtarda bulunabilir, vasiyi para cezasına mahkum edebilir (MK. md. 429). Sulh Hakiminin işaret edilen ve benzeri yetkileri kullanması vasiye vesayet işlerini daha iyi gördürmeye yöneliktir. Sulh Hakiminin bu işlemlerine ve kararlarına karşı Asliye Hakimi nezdinde itiraz ve şikayette bulunulabilir (MK. 432, 404/2 Y.2.H.D'nin 17.12.1993 günlü ve 9999/1 2403 sayılı kararı. Mahkemelerin kazai mahiyetteki nihai kararları temyiz edilebilir (HUMK. 427). Vesayet işi belki de yıllarca sürmektedir. Vesayet makamları vasiler üzerinde tayin ve azil mercii olarak, şikayet merci olarak tetkik, tedbir mercii olarak kararlar almaktadır. Bunlar vesayet işlerinin daha iyi yürümesi için alınan idari nitelikteki kararlar olup, ihtilafı nihai olarak çözmezler. Bu halleri ile temyiz incelemesine tabi olamazlar.
Somut olayda vasi Medeni Kanunun 405. maddesine göre Sulh Mahkemesinden izin istemiş istek reddedilmiştir. Sulh Hakiminin bu kararı yukarıda açıklanan idari kararlardan olup, denetim mercii kanunda açıkça gösterildiği üzere Asliye Hakimidir.
Sonuç: Sulh Mahkemesinin, Medeni Kanunun 405. maddesi uyarınca vaki izin isteğini reddi kararı itirazı kabul olduğundan dilekçenin görev yönünden reddine, dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine, 30.3.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.