 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E. 1997/8162
K. 1997/9641
T. 25.9.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
MEDENİ KANUNUN 134/SON MADDESİNE DAYANAN
BOŞANMA DAVASI
RED KARARINDAN SONRA ÜÇ YIL GEÇMESİ
KARAR ÖZETİ: Medeni Kanunun 134/son maddesine dayanan boşanma sebepleri nden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesinden ve bu kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçmesine rağmen, eşlerden birinin müşterek yaşama yeniden dönmek istemeyişinden dolayı boşanma kararı verebilmek için, dava dilekçesinin şekli bir nedenle reddedilmesi veya davanın açılmamış sayılması gibi bir karar değil, esası ilgilendiren bir karar verilmiş olmalıdır.
(743 s. MK. m. 134/1-son)
(1086 s. HUMK. m. 75,179/1)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı dilekçesinde; davalı eşinden 1990 yılından beri ayrı yaşadığını, evlilik birliğinin sarsıldığını, bir araya gelmelerine imkan kalmadığı belirterek boşanmaya karar verilmesini istemiştir.
Davacı davasının dayandığı bütün maddi vakaları dava dilekçesinde göstermesi gerekmektedir (HUMK. md. 179/1). Maddi vakalar fiillerdir. Müphem konularda taraflardan ek bilginin alınması da imkan dahilindedir (HUMK. md. 75). Buna karşılık hakim uygulayacağı hukuk kurallarını kendiliğinden dikkate almak zorundadır. Tarafların uygulanacak hukuk kuralını yanlış göstermiş olmalarını yahut hiç göstermemelerinin sonuca etkisi yoktur (4.6.1958 gün ve 15/6 sayılı içtihadı Birleştirme Kararının gerekçesi).
Davacı dilekçesinde, boşanma isteğini evlilik birliğinin temelinden sarsılması olgusuna (MK. md. 134/1) dayandığı gibi, fiili ayrılık (MK. md. 134/son) sebebine de isnat ettirilmiştir. Her iki hukuki sebebin gerçekleşmemesi gerekçe gösterilerek dava retle sonuçlandırılmıştır.
a) Davacı, evlilik birliğinin, davalıdan kaynaklanan sebeple temelinden sarsıldığını isbat edememiştir. Kusurlu davranışın tamamının davacıda olduğu da tartışmasızdır. Bu durum karşısında Medeni Kanunun- 134/1. maddesine dayanan boşanma isteğinin reddinde isabetsizlik yoktur.
b) İhtilaf, Medeni Kanunun 134/son maddesinin uygulanmasında toplanmaktadır. Medeni Kanunun 134. maddesi, 3444 sayılı Yasa ile değiştirilmiş ve boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun müşterek hayat yeniden kurulmamışsa hakimin boşanmaya hükmedebileceği kuralı getirilmiştir. Maddenin gerekçesi, uzun süre fiilen ayrı yaşayan eşlerin boşanmalarına imkan sağlamaktır. Bir boşanma davası açılıp reddedildikten sonra taraflardan biri müşterek yaşama yeniden dönmek istememiş olması halinde kanuni müeyyideler hiç bir zaman onu bu hayata dönmeye zorlayamayacaktır. Buna çare olarakta son fıkra düzenlenmiştir (Hükümet gerekçesi).
Medeni Kanunun 134/son maddesine göre boşanmaya karar verilebilmesi için, taraflardan birinin herhangi bir hukuki sebebe davalı boşanma davası açması ve bunun reddine karar verilmiş olması gereklidir. Dava dilekçesi şekli bir sebeple reddedilmişse (dilekçe iptali gibi) veya dava açılmamış sayı1mışsa Medeni Kanunun 134/son uygulamasında dikkate alınmayacaktır. Ret kararının davanın esasına ilişkin olması zorunludur. Nitekim, dava feragat sebebiyle bile reddedilse hakkın esasını ilgilendirdiğinden (HUMK. madde 91, 95), 134/son maddenin uygulanmasına esas alınabilecektir (HGK.'nun, 12.4.1995 gün ve 138/384 sayılı kararı).
Mahkeme, önce açılan davada davacının dürüst davranmadığını, kendisine verilen süreye rağmen delil ibraz etmediğini bu sebeple red kararı verildiğini esasen bir başka kadınla da yaşadığının sabit olduğunu, önceki davanın boşanma sebebi yaratmak amacını taşıdığını belirterek davayı reddetmiştir.
Kişiler (herkes) haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uymak zorundadırlar (MK. md. 2). Hak amacına uygun olarak kullanıldığı sürece hukukun koruması altındadır. Kötüye kullanılması halinde himayeden yoksun kalır ve dürüstlük kuralı devreye girer. Amacı aşan kısım yasaklanır. Hak amaca uygun kullanılmışsa verilen zarar hukuk düzeninde dürüstlük kuralına aykırı sayılmaz.
Medeni Kanunun 134/son maddesine dayanan davalarda ana olgu tarafların evlilik birliğini bozmuş ve bir daha bir araya gelememiş olmalarıdır. Kanunun boşanmayı daha önce açılmış ve redde sonuçlanmış bir davaya da bağlanması öncelikle ciddi bir ayrılığı resmen belgelemeye yöneliktir, ilk davada bir delil getirilmemiş olması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olamaz. Boşanma davası açılmış, ispat edilemediğinden reddedilmiştir. Kesinleşmesinden itibaren eşler davanın açıldığı tarihe kadar bir araya gelmemiştir. Boşanmaya karar verilebilmesi için Medeni Kanunun 134/son maddesinin aradığı şartlar gerçekleşmiştir. Yasanın tanıdığı bir hak kullanılmıştır. Sınırları da aşılmamıştır. Doğan zararın yine yasa çerçevesinde giderilmesi de imkan dahilindedir (MK. md. 143/1-2,137, 162/ son, 144 gibi).
Açıklanan husus üzerinde durulmadan yasanın yorumunda ve delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde davanın reddine dair hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple (BOZULMASINA), temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 25.9.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.