Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E. 1997/6350
K. 1997/7830
T. 25.6.1997

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
EVLATLIĞIN KALDIRILMASI
AKIL HASTALIĞI
 
KARAR ÖZETİ: Medeni Kanunun 2. maddesi hükmünden hareketle ahde vefa ilkesinin bir istisnası olarak sonradan ortaya çıkan ve taraflar için çekilmez hal oluşturan akıl hastalığı nedeniyle evlat edinme sözleşmesinin iptalinin kabul edilebilirliği üzerinde durulmalı, evlat edinen için hayatı çekilmez hale getiren evlatlığa sevgiyle bakma, gözetme amaçlarının gerçekleşmesine engel bu hal karşısında ilişkinin devamı ne evlatlığı ne de evlat edinene bir yarar getiremeyeceği göz önünde tutularak karar verilmelidir.
(743 s. MK. m. 2)
(818 s. BK. m. 24/4, 117)
 
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen, hüküm temyiz edilmekle; evrak olunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
 
Davacı 1941 doğumlu Nazmi ve eşi 1949 doğumlu Makbule, çocuklarının olmayacağını anladıktan sonra evlat edinmeye karar vermiş ve bu amaçla 1986 yılında Çocuk Esirgeme Kurumuna başvuruda bulunmuşlardır. 08.05.1986 tarihinde Koray (Ahmet), iki aylık iken davacılara koruyucu aile olarak verilmiştir. 29.07.1993 tarihine kadar süregelen koruyucu aile niteliği bu tarihte yapılan sözleşme ile evlatlık ilişkisine dönüştürülmüştür.
 
Çocuğun normal olmayan davranışlar içinde olduğu, 1994 yılı içinde öğretmenlerinin verdikleri raporlarla belirgin hale gelmiş, daha önceki davranış bozukluklarının tedavi ile geçebileceği inancı ile her tür tedavisi yapılmış, ne var ki iyileşme sağlanamamıştır.
 
7.6.1995 tarihinde sağlık kurulunca verilen raporda, çocukta IQ=52 Embisilite düzeyinde mental reterdosyon tesbit edilmiş, piskolok, çocuğun. özel olarak açılmış özürlü çocuklara ait okula alınmasını bildirmiştir. Çocuğun davacılar nezdinde de anormal davranışlar içinde bulunduğu, sokağa çıktığında çocukları dövüp, birinin de kolunu kıracak derecede saldırgan olduğu tanıklarca ifade edilmiştir. Eğitimi için verildiği sınıfta, arkadaşlarının üzerine işediği, söz dinlemediği, zararlandırıcı davranışlar içinde olduğu müşahade edilmiş, sonuçta, Çocuk Esirgeme Kurumu, Koray'ı yeniden Kurum'a almak zorunluluğunu görmüş ve Kuruma almıştır.
 
Koray'ı doğuran annenin de akıl hastası olduğu bilinmektedir. Nevarki akıl hastalığının kalıtımla geçebilme olanağı, geçmeme olanağı ile eş değerlidir. Bu itibarla çocuğun doğuştan geri zekalı olacağı var sayılamaz ve davacılarının önceden öngörülmesi mümkün bir olgu ile karşı karşıya olduklarından söz edilemez.
 
Davacılar, sözleşmeden beklenen amacın ortadan kalktığından bahisle 17.02.1995 tarihindeki evlatlık sözleşmesinin iptalini istemiş, çocuğa 24.09.1996 tarihinde kayyım tayin edilmiştir.
 
Evlat edinilen Koray'ın olayın bilinci içinde olmadığı, ruhsal rahatsızlığın doğuştan var olduğu ve davacılar yönünden, sözleşmeden kaynaklanan evlat özlemini giderme amacına ulaşılamıyacağı iddia edilmektedir.
 
Medeni Kanunun 258 ve onun yollamasıyla olaya uygulanması gereken 457. maddenin koşullarının bulunmadığı kuşkusuzdur. Mahkemenin bu yöndeki değerlendirmesi doğrudur. Nevarki olayın, Medeni Kanunun 2 ve 5. maddesinin yollaması ile Borçlar Kanununun 24/4 ve 117. maddeleri çerçevesinde değerlendirilmesi olanağı üzerinde durulmamıştır.
 
1- Borçlar Kanununun 24/4. maddesi gereği hata, sözleşmenin zorunlu temel unsuru olarak sayılan belirli bir duruma ilişkinse esaslıdır ve sözleşmenin bozulması nedenidir. Temel hatasının varlığı aşağıdaki koşulların varlığı halinde dikkate alınır.
 
Taraflardan birinin işlem iradesinin dayandığı belirli bir olay hakkındaki düşüncesi ile gerçek durum arasında bir uygunsuzluğun bulunması, kişinin temeldeki bu uygunsuzluğu, önceden bilmesi durumunda sözleşmeyi hiç yapmıyacak veya bu şekilde yapmıyacak olması, yanlış düşüncenin sadece hata eden yönünden sözleşmenin zorunlu temel koşulu olmaması, makul düşünebilen herkes için sözleşmenin temel koşulunu oluşturması halinde ortada, bir temel hatasının varlığının kabulü gerekir.
 
Olayımızda, akıl hastası olduğu sonradan anlaşılan evlatlığın bu durumu önceden bilinmediğinden yukarıda belirtilen koşullara göre davacılar yönünden temel hata niteliği taşımaktadır. Zira bu durumun bilinmesi halinde sözleşmenin yapılmıyacağı olgusu normal düşünen her kez için geçerlidir. Düşünülen evlad özlemini giderme duygusu gerçek durumla çatışmaktadır. Davacılar temel hatayı öğrenmiş ve bu dava açılmıştır.
 
2-Olayın Borçlar Kanununun 117. maddesi yönünden değerlendirilmesi;
 
Borçlar Kanununun 117.maddesi hükmü olayımıza uygulanabilir mi?
 
Borçlar Kanununun 117. maddesi, borçların sükutu başlıklı üçüncü babda yer almaktadır. Bu hükme göre, bir borcun ifası borçluya isnat olunamayan sebeplerle imkansız hale gelmişse borçlu, borcu ifadan kurtulur.
 
Evlat edinme sözleşmesiyle evlat edinen kişi, evlatlığa bakım ve gözetim yükümlülüğü (borcu) altına girmektedir. Evlat edinenin böyle bir yükümlülük altına girmesinin sebebi, bu sözleşmeden beklediği amacından kaynaklanmaktadır. Bu amaç evlat edinenin bir çocuk sahibi olmamasından kaynaklanan özlemlerini gidermeye yöneliktir.
 
Olayımızda, evlatlığın akıl hastası olduğu, saldırgan ve tehlikeli bir hal aldığı saptanmıştır. Bu durumda evlat edinenin bu sözleşmeden beklediği amacının gerçekleştiğinden söz etmek mümkün değildir. Evlat edinen çocuk sahibi olmamaktan kaynaklanan ÖZLEMLERİNİ giderecek yerde kendisi için SORUNLAR KAYNAĞI OLAN BİR SÖZLEŞME İLİŞKİSİ içine düşmüş bulunmaktadır. Bu nedenle SÖZLEŞMENİN İFASININ SONRADAN ORTAYA ÇIKAN VE ÖNCEDEN ÖNGÖRÜLMESİ MÜMKÜN OLMAYAN, TARAFLAR1N DIŞINDAKİ BİR SEBEPTEN DOLAYI İMKANSIZLIK HALİ MEVCUTTUR.
 
3- Bütün bunlar dışında burada SÖZLEŞMELER HUKUKUNDA GEÇERLİ OLAN AHDE VEFA İLKESİ ve bunun Medeni Kanunun 2. maddeden KAYNAKLANAN istisna üzerinde de durmak gerekir.
 
Bilindiği üzere sözleşmeler hukuku alanında sözleşmenin akdinden sonra, şartlardaki değişiklik ne kadar ağır olursa olsun, taraflar sözleşmedeki taahhütleriyle bağlıdırlar. Buna ahde vefa ilkesi adı verilmektedir.
 
Ancak ahde vefa ilkesinin, somut olayda objektif iyiniyet kurallarından kaynaklanan istisnası mevcuttur. Buna göre bir sözleşmenin kurulmasından sonra şartlarda meydana gelen değişiklikler taraflardan sözleşmeden kaynaklanan edimlerini aynen yerine getirmelerini istemeyi adalet duygularını rencide edecek düzeyde olmuşsa; taraflar, sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasının yada sözleşmenin iptalini talep edebilirler.
 
Olayımızda, evlat edinen kişiler çok iyiniyetle, güzel duygularla, evlat sahibi olmamadan kaynaklanan özlemlerini giderme amacıyla bu sözleşmeyi akdetmiştir. Madeni Kanunun 5. maddesindeki yollama nedeniyle olayımızda sözleşmeler hukukunda geçerli olan OBJEKTİF İYİNİYET KURALLARINDAN hareketle sözleşmenin yeni koşullara uyarlanması yada iptali evlat edinme sözleşmeleri için de geçerli olmalıdır.
 
Sonradan ortaya çıkan akıl hastalığının EVLENMEDE EŞLER İÇİN BİR BOŞANMA sebebi sayan bir hukuk sisteminin, güzel ve iyi duygularla yapılmış bir evlat edinme sözleşmesinde, evlatlığın sonradan akıl hastası olduğunun ortaya çıkması nedeniyle EVLAT EDİNME SOZLEŞMESİNİ iptal edilemeyeceğini kabul etmek açıklanması güç bir çelişki yaratır. Bu yolun kapatılması GÜZEL VE İYİ DUYGULARLA EVLAT EDİNMEK İSTEYEN KİŞİLERİ BU DÜŞÜNCELERİNDEN CAYMAYA İTER. Bu durum ise evlat edinme sözleşmesini işlemez hale getirir.
 
Bu nedenlerle, Madeni Kanunun 2. maddesi hükmünden hareketle ahde vefa ilkesinin bir istisnası olarak SONRADAN ORTAYA ÇIKAN VE TARAFLAR İÇİN ÇEKİLMEZ HAL OLUŞTURAN AKIL HASTALIĞI nedeniyle evlat edinme sözleşmesinin iptalinin kabul edilebilirliği üzerinde durulmalı, hakim olayı bu çerçevede değerlendirmelidir. Evlat edinen için hayatı çekilmez hale getiren evlatlığa SEVGİYLE BAKMA gözetme amaçlarının gerçekleşmesine engel bu hal karşısında ilişkinin devamı ne evlatlığı ne de evlat edinene bir yarar getiremiyeceği gözetilmelidir.
 
Olayın, belirtilen bu ilkeler çerçevesinde değerlendirilmemiş olması, yalın kurallar içinde çözümsüzlüğe bırakılması doğru bulunmamıştır.
 
SONUÇ : Hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 25.6.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini