 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/4851
Karar No : 1997/6669
Tarih : 10.06.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün temyiz eden vekili avukat F.Seçil C... ile karşı taraf vekili avukat Okan Ö... geldi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1- Dava dilekçesine verilen uyarı yazısının okunaksız olması Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 187/7. maddesi gereği ilk itiraz konusu yapılmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
2- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
3- Boşanma davası açılmakla eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkı doğar . (M.K.m.162/2,137) . Kaldıki istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakarı hakim tarafından kendiliğinden (resen) alınması zorunludur. (M.K.137). O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, davalı kadın ve çocukların kimin yanında oldukları araştırılıp, davalı yanında oldukları anlaşılırsa, davalı y anındaki çocuklar için uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilme si gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
4- Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf kudretine göre onun infak ve terbiye masraflarına iştirak ile yükümlüdür. (M.K.nun 148/2) Bu hususu hakim görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerekmektedir. O halde velayeti temyiz edene tevdi edilen çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının 2. bentte gösterilen sebeple reddiyle hükmün bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 20.000.000.- lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oyçokluğuyla ile karar verildi. 10.06.1997
MUHALEFET ŞERHİ
Tanık ifadelerinde geçen olayların yeri, zamanı, bundan sonra birliğin devam edip etmediği belli değildir.
Hakim Boşanma için gösterilen olayların varlığına vicdanen inanmadıkça sabit akdedemez. İki tarafın bu konudaki kabulleri dahi hakimi bağlamaz. Hakim gösterilen delilleri serbestçe takdir eder. ( M.K. 150 md)
Boşanma davaları kamu düzenini ilgilendirdiğinden Hakime geniş takdir hakkı tanınmıştır. Tarafların bu dava üzerinde serbestçe hareket etme imkanı yoktur. Hakim evlenme sözleşmesiyle oluşan hukuki durumu mümkün olduğu ölçüde korumakla yükümlüdür. Toplumun en küçük birimini. oluşturan ailenin korunması ön planda tutulur. Ancak evliliğin devamı toplumun düzenini zedeler hale gelmiş, toplum için sorun oluşturmaya başlamış ve evlilik, sosyal ve ahlaki yönden çökmüş ise, bu durumda evliliğin korunmasında gerek karı koca ve gerekse çocuklar yönünden bir yarar kalmamı ş demektir. Hakimin böyle bir evliliği sona erdirmesi en uygun çözüm olacaktır
Hakim belirtilen ilkeleri irdelemek bunlar hakkında yeterli bilgi toplamak evlilik birliğinin gerçekten onarılmaz şekilde kökünden sarsılıp sarsılmadığı hakkında bilgi ve kanaat sahibi olmak zorundadır. Sağlıklı bir sonuca ulaşılması olayların yeri, zamanı, ne şekilde oluştuğu, kimin davranışının öncelikli olduğu, karşı tarafın söz ve davranışlarının art niyetsiz bir tepki, bir öfke sonucu olup olmadığının bilinmesine bağlıdır.
O halde tanıklardan olaylar hakkında ne şekilde bilgi sahibi olduklarını, taraflarla olan ilişkilerini, derecesini, olayın geçtiği yer ve zamanını, olayların ne şekilde ve nasıl başladığını, bu olaylardan sonra tarafların bir birlerine karşı olan tutum ve davranışlarının ne şekilde gelişdiğini, somut olayın karı koca arasında , alışkanlık haline gelmiş bir davranışın veya sözün gereğimi, yoksa belirli bir amaca yönelmiş olarakmı söylendiği veya oluştuğu ve benzer konular etraflıca sorulmasıdır.(Y.H.G.K.nun 22.11.1995 tarihi 95/2-783-1007 sayılı kararı)
Bu yönler gözetilmeden ve şahitler yeniden dinlenmeden oluşturulan hüküm doğru bulunmamıştır. Hükmün bu sebeple de bozulması görüşü ile değerli çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.