 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/3664
Karar No : 1997/4761
Tarih : 5.5.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı davalı ile ileri yaşlılık döneminde evlenmek istediğini kendisine bakılıp gözetilmesi koşuluyla maliki olduğu evin yarısını vermeyi amaçladığını, ancak hataya düşülerek ölünceye kadar bakıp gözetme koşulu ile temlik yerine satış yapılmış gibi temlik edildiğini davalı ile aralarında boşanma davası bulunduğunu belirterek satış yolu ile davalıya geçen payın iptali ile kendi adına yeniden tescil edilmesini istemiştir.
Davacı hata ve hile hukuksal nedenine dayanmaktadır.
Hile : Taraflarından birinin diğer tarafı kasıtlı olarak aldatması sonucu sözleşmeyi yapmasına sevk etmesidir. (BK.md.28)
Hata: Düşünülen ile açıklanan irade arasında farkında olmadan irade sahibinin bilgisi ve isteği dışında oluşan uyumsuzluktur.
Davacının kızı olan tanık Neşe; davalı evlenmek için evin payını istiyordu, taraflar evin ½ sinin ölünceye kadar bakıp gözetmesi koşuluyla davalıya nikahtan sonra temlikte anlaştıklarını buna rağmen davacının "kızım anlaştık işi hal ettik ve satış şeklinde gösterdik" dediğini açıklamıştır. Davacının diğer tanıklarda aynı doğrultuda bilgi sunmuşlardır.
Davalı tanıklar ise, dairenin tarafların evlilikten önce aralarında anlaşarak evlilik güvencesi olarak davalıya verildiğini belirtmişler ve tapudaki işlemin anlaşmasına uygunluğunu açıklamışlardır.
Davalının evlenme koşulu olarak güvence istemesi hile olarak değerlendirilemez: Tarafların konuyu aralarında tartışarak anlaşmaya vardıklarında taraf tanıkları söz birliği içindedir. Davacı tanıkları ölünceye kadar bakıp gözetme koşulu ile temlikte anlaşma olduğu halde tapuda satış gösterildiğini davalı tanıkları ise, temlikin evlenme güvencesi olmak üzere yapıldığını anlaşmanın bu şekilde olduğunu açılamışlardır.
Davacının kızı tanığa anlaştık hallettik satış gösterdik şeklindeki sözlerinden karşı tarafın bir aldatmasının bulunmadığını, davacının düşündüğü ile açıkladığı irade arasında yanılgıya düşmediği düşündüğü gibi irade açıklamasında bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının başlangıçtaki düşünce tarzını aktin inikadı sırasında değiştirmesi hata olarak nitelenemeyeceği gibi, davalının davacının iradesine etkili olabilecek ne aktif nede pasif bir faaliyeti ispat edilemediğinden hileden de söz edilemez.
Dayanılan hata hile hukuksal nedenlerin koşullarının oluşmadığı gözetilmeyerek davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Temyize konu hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 5.5.1997