 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/11600
Karar No : 1996/12278
Tarih : 25.11.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KARAR ÖZETİİ : MK.134.maddeye göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusuru olan tarafın dahi olaya hakkı bulunmakla beraber boşanmaya karar verilebilmesi için davalının azda olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi karşı konulamazdır. Az kusurlu olan boşanmaya karşı çıkana bu halin tepki dahi tek başına boşanma karar verilebilmesi için yeterli olmaz. Karşı çıkma hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı ve eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm, Yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü,
Bilindiği, gibi genel boşanma nedeniyle ilgili Medeni Kanunun 134.maddesinin eski, şeklinde [ifadesinde] şiddetli geçimsizliğe ilişkin boşanma davası, ilke [unsur] olarak doğrudan kusura dayanmıyor görünse de ikinci fıkrası ile dava hakkını kusuru olmayan yada, daha az olan tarafa tanımak suretiyle kusuru gizli bir unsur haline getirmiştir. Nitekim ilk bakışta dava hakkına yönelik görünse de, söz konusu 134.maddenin eski biçiminde, kusura ilişkin hükmün böylesine "katı bir tarzda uygulanmadı şikayetlerin odak noktasını teşkil etmişti" [3444 sayılı kanunun Hükümet tasarısı 4. madde gerekçesi] İste bu ve benzer düşüncelerle 3444 sayılı kanun, Medeni Kanunun 134.maddesini değiştirir k en, kusur unsurunun boşanmada yarattığı güçlüğü önemli ölçüde hafifletmiş; kusur yerine evlilik birliğinin onarılmaz bir biçimde sarsıl masına önem vermiş,özetle kusurlu eşe de dava açma hakkı tanımıştır.
Ne varki bu değişikliği tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi, eylemine ve tamamen kandı, kusuruna dayanarak bir hak elde edemiyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimiz aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını
talep edebilir.
Öyle ise Medeni Kanunun 134.maddesi ne göre boşanmayı .isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tesbiti dahi tek başına boşanma kararı verebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.
(M.K. 134/2)
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmiyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne varki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya affı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Davacı davalıyı döğmüş evden kovmuş bir başka kadınla ilişki kurmuş, çocuk sahibi olmuş, davalı kovulduktan sonra kızı ile birlikte kızının arkadaşının evine sonra eniştesine ondan sonrada annesine sığınmış, güveni sarsıcı bir davranış tesbit edilmemiştir.
Ne varki bu husu temyiz edilmediğinden boşanmaya ilişkin hüküm bozulmamış, bu yöne değinilmekle yetinilmiştir.
2-Koca tam kusurludur. Davalının yoksulluğa düşeceği belirlenmiştir. Yoksulluk nafakasına yöneli davacı temyizinin yasal dayanağı bulunmamaktadır.
SONUÇ : Temyize konu hükmün 2.bentte belirtilen nedenlerle ONANMASINA aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine peşin harcın mahsubuna oybirliğiyle karar verildi. 25.11.1996