 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/5770
Karar no : 1995/6944
Tarih : 13.06.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hüküm nafaka ve tazminat yönü temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 3444 sayılı yasa ile Medeni Kanun'un 134. maddesine eklenen 4. fıkra ve geçici 1. maddesiyle getirilen eylemli ayrılığa dayalı boşanma nedeni için öngörülen 3 yıllık sürenin hukuk tekniği açısından ne tür bir süre olduğu ve hesaplama biçimi hakkında açıklama bulunmamaktadır. Yasanın bu konudaki suskunluğunun Medeni Kanun'un 5. maddesinde bulunan gönderme ve 1. maddesinde öngörülen ilkeler doğrultusunda giderilmesi gerekecektir. Yasa redle sonuçlanan bir boşanma davasından sonra belirli koşullarla eşlerin ayrı yaşamayarak belirli bir süreyi geçirmelerini boşanma nedeni yapmıştır (M.K. m. 134/4). O halde boşanma nedenini oluşturan esas unsur zaman olduğuna göre 3 yıllık maddi hukuka ilişkin sürenin başlayış ve bitiş gününün belirlemesinde Borçlar Kanunu'nun zamanaşımı ve ecel konusunda benimsediği ilkelerden yararlanılarak yasal boşluğun kıyas yolu ile giderilmesi uygun olacaktır. Borçlar Kanunu'nun ilgili 130. maddesi "müddetlerin hesabında müruru zamanın başladığı gün nazarı itibara alınmaz ve müruru zaman ancak müddetin son günü kullanılmaksızın geçtiği surette vaki olmuş olur." ilkesini getirmiştir. Öte yandan aynı Kanun'un 76/3. maddesinde müddet sene ile tayin edildiği surette aktin münakit olduğu ayın kaçınca günü ise ayın buna tekabül eden günü muaccel olur; İcra İflas Kanunu'nun 19/2. maddesi sene olarak tayin olunan müddetlerin senenin kaçıncı günü işlemeye başlamış ise biteceği senenin aynı gününde biteceği hükmünü taşımaktadırlar.
Medeni Kanun'un 134/son maddesinde öngörülen süre hak doğurucu maddi hukuka ilişkin bir süredir ve dava şartıdır. Dava hakkı, süresinin tamam olmasından sonra doğar. Hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
SONUÇ : Toplanan delillerden reddedilen boşanma davasının 21.12.1989 günü kesinleştiği, davanın ise üç yıllık fiili ayrılık süresi dolmadan bir gün önce 21.12.1993 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken yasanın yorumunda ve delillerin değerlendirmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (13.06.1995)