Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/13618
Karar no : 1996/186
Tarih : 11.01.1996

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
    DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
 
    KARAR : Dava tarafların boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılan Medeni Kanun'un 143/3. maddesine dayalı manevi tazminat istemidir.
    Mahkemece yapılan muhakeme sonunda kesin hüküm sebebi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Taraflar arasındaki boşanma davasının incelenmesinde:
    21.5.1992 tarihinde davalının davacı hakkında fiili ayrılık sebebi ile boşanma davası açtığı ve Medeni Kanun'un 134/son maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmesini istediği mahkemece yapılan yargılama sonunda 16.10.1992 tarihli karar ile tarafların boşanmalarına karar verildiği davalının temyizi üzerine dairemizin 2.2.1993 tarih 12968-695 sayılı kararı ile hükmün boşanmaya yönelik kısmının onandığı manevi tazminatı ve tedbir nafakasına ilişkin bölümlerinin bozulduğu, davacı kocanın karar düzeltme talebi üzerine dairemizin 19.4.1993 gün 3528-3953 sayılı kararı ile bozma kararının (2). bendinin yani manevi tazminat ile ilgili bölümünün (yargılama 16.10.1992 tarihinde bittikten sonra davalı kadının 23.10.1992 tarihli dilekçesi ile manevi tazminat talebinde bulunuşu, boşanma davası devam ettiği sırada bu tür taleplerin yargılama bitene kadar ileri sürülebileceği gerekçesi ile) kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. Mahkemece bozmaya uyularak 24.11.1993 tarihli karar ile tedbir nafakasına hükmedilmiş ayrıca manevi tazminat isteminin yargılamadan sonra ileri sürülmesi nazara alınarak reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Mahkemece daha önce tarafların boşanmalarına karar verilmiş hükmün boşanmaya yönelik kısmı onanmış hüküm tedbir nafakasına hasren bozulmuştur. Boşanmaya dair olan karar 9.3.1993 tarihinde kesinleşmiştir. (HGK 25.3.1992 gün ve 112/197 sayılı kararı). Artık ortada bir boşanma davası olmadığına göre Medeni Kanun'un 143/2. maddesindeki manevi tazminat talebinin gerekli harçlar verilerek müstakil bir dava şekilinde açılması gerekir.
    Somut olayda da davacı boşanma davasında verilen karar kesinleştikten sonra bu davayı açarak manevi tazminat istemiş davalı zaman aşımı definde bulunmuş, mahkemce zaman aşımı def'i reddedilerek kesin hüküm sebebi ile dava reddedilmiştir.
    Yukarıda izah edildiği üzere boşanma davası sırasında manevi tazminat istemi yerel mahkemede yargılama bittikten sonra ileri sürüldüğünden bozmadan sonraki kararda du bu yön açıklanarak red kararı oluşturulduğundan red kararı davanın reddine ilişkin olyapı dilekçenin reddi yönünde mütalaa edilmelidir. Zira bu konuda boşanma davasının duruşması sırasında usulüne uygun yapılmış bir talep olmadığı ve boşanma davasında verilen kararından sonrada harcı verilerek açılmış bir dava bulunmamasına göre manevi tazminatın esası hakkında bir kararın varlığı kabul edilemez. O halde 24.11.1993 tarihli kararda red kararı bu dava yönünden kesin hüküm teşkil etmez.
    Bu sebeple mahkemenin kesin hüküm sebebi ile red kararı doğru görülmemiştir.
    Davalının zamanaşımı def'i yönünden yapılan incelemede ise:
    "Boşanmaya sebebiyet vermiş olan hadiseler kabahatsiz karı veya kocanın şahsi menfaatlerini ağır bir surette haleldar etmiş ise, hakim manevi tazminatı namıyla muayyen bir meblağ dahi hükmedebilir." Kabahatsiz eşin, isteyebileceği manevi tazminata ilişkin davanın zaman aşımını tayin ve tesbit için her şeyden önce evlilik ilişkisi ile söz konusu tazminatın niteliğini ortaya koymak gerekir.
    Evlenme bir akit ise de bu akit tesirini ve sonucuna ani oluşturur. Evlenme ile evlilik ilişkisi kurulmuş olur. İşte evlilik ilişkisi içinde bulunan eşlerin birbirlerine karşı hak ve mükellefiyetleri akti ilişkiden bağımsız olup çok yerde kanunda düzenlenmiştir. Bu sebepledir ki işlerin kanunla düzenlenen hak ve mükellefiyetleri ihlal akte riayetsizlik müeyyideleri ile değil, özel düzenlemelerle hükme bağlanmıştır. Böylece evlilik içinde eşlerin biri birine karşı davranışlarını Medeni Kanun'un 5. maddesi göndermesi yolu ile Borçlar Kanunu'nun 61. ve müteakip maddeleri bu arada aynı kanunun 125. maddesi çerçevesinde mütelaa etmek mümkün değildir.
    Medeni Kanun'un 143/2. maddesinde mümeyyidelendirilen olay, boşanmaya sebebiyet verme olayı değildir. Manevi tazminatı gerektiren boşanmaya sebebiyet veren olay aynı zamanda kabahatsiz eşin şahsi menfaatlerinin ağır bu suretle haleldar edilmesidir. Şu halde burada bir haksız fiilden söz edildiğini kabul etmek yanlış olmayacaktır. Dairemizin 7.9.1990 tarihli ve 3059/8653 sayılı kararında ifade edildiği üzere kanun vazı bu hükümde mevsuf bir haksız fiil müeyyidesini ortaya koymuştur. Öte yandan 22.1.1988 tarihli 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesinde açıklandığı gibi, davanın zamanaşımı süresine tabi olduğu kuşkusuzdur. Bütün bu açıklamalar çerçevesinde boşanmaya sebep olan olaylar sebebiyle şahsi menfaatleri ağır ihlale uğrayan eşin açacağı davanın Borçlar Kanunu'nun 60. maddesinde belirtilen bir yıllık zamanaşımına tabi olduğu, sürenin boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten işlemeye başlayacağını kabul etmek gerekmektedir.
    Davada boşanma hükmünün kesinleştiği tarihin belirlenmesi önem kazanmaktadır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 25.3.1992 günlü 121/197 sayılı kararında açıklandığı üzre, hükmün Yargıtay incelemesi sonunda bozma kapsamı dışında kalan bölümleri bağımsız olarak infaz kabiliyeti taşıdığından ve yeniden incelenmesi, değiştirilmesi mümkün olmadığından kesinleşir. Böylece boşanma hükmü 9.3.1993 tarihinde kesinleşmiştir.
    Nitekim mahkemecede bu yön kabul edilerek hükme 9.3.1993 tarihinde boşanma ile ilgili bölümünün kesinleştiği şerhi verilerek boşanma kısmının infaza verildiği anlaşılmaktadır.
    Davacı kadının boşanma davasının yargılama safhası bittikten sonra verdiği 23.10.1992 tarihli dilekçesinde manevi tazminatı istemesi ise, usulüne uygun bir talep ve harcı verilerek açılmış bir dava sayılamayacağına göre Borçlar Kanunu'nun 133/2. maddesi uyarınca zaman aşımını kesmez. Bu sebeple 9.3.1993 tarihi ile bu davanın açıldığı 26.9.1994 tarihi arasında Borlar Kanunu'nun 60. maddesinde yazılan bir yıllık zamanaşımı süresinin de dolduğu gözetilerek davanın zamanaşımı sebebi ile reddi gerekirken kesin hüküm sebebi ile reddi usul ve kanuna aykırıdır.
 
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple (BOZULMASINA) 11.1.1996 gününde  oyçokluğuyla karar verildi.
 
KARŞI OY YAZISI
    Taraflar arasında yürütülen boşanmaya ilişkin dava boşanma ile sonuçlanmış boşanmaya ilişkin bölüm 9.3.1993 tarihinde kesinleşmiştir. Davalı hükmü kesinleşmeden 23.10.1992 tarihinde manevi ödence isteğinde bulunmuştur.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurul ve 2. Hukuk Dairesi kararlılık kazanan uygulamalarında boşanma kararının kesinleşmesinden önce boşanmanın eki (fer'i) niteliğindeki isteklerin harca tabi olmadığı vurgulamışlardır. (2.H.D. 2.3.1993 gün 510-202 sayılı K. 22.1.1958 gün 5/1 sayılı İnançları Birleştirme K.)
    Belirtilen uygulama sonucu boşanma davasının devamı süresince istenen ödence için harç yatırılmasına ve bu isteğin hüküm altına alınması veya reddi halinde yargılama gideri takdiri dahi gerekli görülmemektedir.
    Burada önemli olan boşanmaya ilişkin hükmün kesinleşmemiş olmasıdır. Hakimin kararla davadan el çekmesi harç yönünden sonucu etkilemez.
    Hüküm bu itibarla usul ve yasa hükümlerine uygundur. Onanması gerekir. Sayın çoğunluğun bozma olarak belirlenen görüşlerine katılmıyorum.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini