 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/10882
Karar no : 1995/11899
Tarih : 9.11.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay C.Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Temyiz edilmemek suretiyle kesinleşen Nazimiye Sulh Hukuk Mahkemesinin 13.10.1988 gün ve 21-27 sayılı kararının Kanunun Yararına Bozulması, Yüksek Adalet Bakanlığının 26.6.1995 gün ve 8767 sayılı yazıları ile istenilmiş;
Bozma nedeni olarak;
Tunceli Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun başvurusu üzerine, Kemal, Mustafa, Öner, Önder, Sinem ve Çilem K... isimli küçüklerin Sulh Hukuk Mahkemesince korunma altına alındıkları Milli Eğitim Bakanlığınca açılmış yetiştirme yurtlarına yerleştirilmelerine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 8. maddesinde ve bazı özel yasalarda Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevleri açık ve kesin olarak belirtilmiş olup bunlar arasında da, özel hüküm taşıyan 2828 sayılı kanunda da korunma kararının Sulh Hukuk Mahkemesinde verileceğine ilişkin hüküm bulunmamaktadır.
469 sayılı Kanunun 3. maddesi gereğince Asliye Mahkemelerinin, Sulh Mahkemelerinin görevleri haricinde kalan bilcümle davalara bakması gerektiği de açıkça belirtildiğinden, korunma kararının verilmesinde Asliye Mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü zorunludur.
Mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olduğundan ve yargılamanın her aşamasında resen gözönünde bulundurulabileceğinden, Sulh Hukuk Mahkemesince görevsizlik karan verilmeyerek davaya bakılmış olması usule aykırı görülmüştür.
Diğer yandan; 27.5.1983 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren. 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun 38. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 6972 sayılı Kanun uyarınca korunma karan verilmesi ve korunma altına alındıkları tarihte velayet altında bulunan küçüklerin velayetin devamında menfaatlerinin bulunup bulunmadığı yönünde hiçbir araştırma yapılmamış olması da doğru bulunmamıştır.
Kaldı ki bilindiği üzere: Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü ".. korunmaya, bakıma veya yardıma muhtaç aile, çocuk, sakat, yaşlı ve diğer kişilere" Devlet adına götürülmesi gereken sosyal hizmetlerin tümünü bizzat götürmek ve koordine etmek üzere 2328 sayılı yasa ile kurulmuş tek kamu kurumu olup, Başbakanlığa bağlı olarak ülke genelinde hizmet vermektedir.
Kurum tarafından verilen hizmetlerden en önemlisi, korunmaya muhtaç çocuklara yönelik verilen hizmetler olup, korunma kararı öncesi sosyal inceleme ve tesbit çalışmalarından başlamak üzere, çocuğun kuruma bağlı çeşitli yuva ve yurtlarda bakım ve koruma altına alınması, koruyucu aile bakımına verilmesi, evlat edindirme hizmetlerinden yararlandırılması, aynı-nakdi yardımla desteklenmesi, eğitilmesi, iş ve meslek sahibi yapılması, işe yerleştirilmesi, hatta evlendirilmesine kadar korunmaya muhtaç çocuğun nitelik ve özelliklerine, yetenek ve ihtiyaçlarına göre çeşitli alternatif hizmetleri kapsamaktadır.
Bu itibarla, korunma altına alınması, korunma biçiminin mevcut imkanlar ve küçüklerin psikolojik durumlarını takdir edecek olan sosyal hizmet uzmanlarının kanaatine göre düzenlenmesine olanak sağlanması gerekirken, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
SONUÇ : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesi gereğince Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Kanun yararına bozma isteğinin kabulüne, Temyiz edilmemek şartıyla kesinleşmiş bulunan Nazimiye Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.6.1995 tarih ve 21/27 sayılı kararın kanun yararına BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi. 9.11.1995