 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E. 1994/6088
K. 1994/1993
T. 13.9.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TEBLİGAT
- ADRES SORUŞTURMASI
- İLANEN TEBLİGAT
KARAR ÖZETİ: Tebligat, tebliğ yapılacak kişinin bilinen en son adresinde yapılır. Muhatap , bilinen adresinde bulunamazsa tebliğ memuru bulunabileceği yeri araştırır. Araştırma sonucu ilgilimuhtarlığa onaylatılır.
Tebliğ mercii, muhatabın adresini; ikametgahı, oturduğu yer, mesleği itibariyle mensubu olduğu kuruluşlardan araştırmak zorundadır. Tüzüğün 13. maddesinde gösterilen bu araştırma biçimi kısıtlayıcı olmadığından, muhatabın adresi bulunması muhtemel Nüfus, Tapu, Sivil Savunma İdareleri ile belediyelerden sorulmalıdır.
İlanen tebligat en son başvurulacak bir çaredir.
(1086 s.HUMK.m.73)
(7201 s.Tebligat K.m.10,28,29)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkik) istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp, düşünüldü:
Tebligat, tebliğ yapılacak kişiye bilinen en son adresinde yapılır (Tebligat Yasası m. 10). Tebliği alacak kişi bu adreste bulunmamışsa tebliğ memuru bulunabileceği yeri araştırır. Bulamazsa durumu, mahalle köy muhtarlıklarına doğruluğunu onaylatmak suretiyle tesbit eder (Tebligat Yasası m. 28). Durum, tebliği çıkaran kuruluşa bildirilir. ilgili kuruluş, tebligatı alacak kişi memursa ve esnaf ise adreslerini mensubu oldukları teşkilatlardan, avukatların adresini barodan Adliye Bakanlığı'ndan; askerse, askerlik şubesinden, Savunma Bakanlığı'ndan sorarak öğrenmeye çalışır (Tebligat Tüzüğü m. 13). Tebligat Tüzüğünün 13. maddesine göre yapılan soruşturmaya rağmen ikametgahı, oturduğu yer veya işyeri bulunamamış ise O halde kişinin adresinin meçhul olduğu kabul edilerek (Tebligat Tüzüğü m.46) ilanen tebliğe karar verilebilir. Ancak, belirtilen soruşturma biçimi sınırlayıcı değildir. Nitekim aynı maddenin ikinci fıkrasınca bu durum açıklığa kavuşturulmuş, Tebligatı çıkaran merciin lüzum görmesi halinde adres soruşturmasını özel kuruluşlardan, dairelerden de yapması gereği ilk cümlede vurgulanmıştır. Belirtilen özel ve resmi kuruluşların içinde adres tesbitinin yapılabileceği Nüfus, Tapu idareleri, Belediye, Sivil Savunma gibi kuruluşlarda vardır.
Davada, savunma hakkıyla sıkı sıkıya ilişkili olan adres araştırmasının zabıtaya yaptırılan bir inceleme ile sınırlı tutulması savunma hakkının kısıtlanmasına yol açabilecek bir durum yaratabilir.
O halde, adres araştırmasının geniş bir çerçeve içinde ele alınması soruşturmanın çok yanlı ve özellikle kanuni karine ile tesbit edilen ikametgahından yapılması gerekir.
İlan kendisine tebligat yapılacak kimsenin öğrenmesini en uygun şekilde ulaşacağı umulan bir gazete ile yapılır (Tebligat Tüzüğü m. 47/2).Ayrıca varsa tebliği çıkaran merciin bulunduğu yerdeki yerel gazetelerden birine de ilan verilir. Bundan sonra tebliğ edilecek belgeler bir ay süre ile tebliği çıkaran merciin herkesin kolayca görebileceği bir yerinde (mahkeme divanhanesinde) askıya çıkarılır.
Belirtilen inceleme ve soruşturmayı kapsamayan adres araştırılmasıyla yetinilerek, adresin meçhul olduğunun kabul edilmesi ve bunun sonucu olarak tebligatın ilanen yapılması savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatasıdır.
Diğer yönden, tebligatın mahkeme divanhanesinde yasal kurallara uygun olarak askıya çıkarılmamış olması da kanuna aykırıdır (Tebligat Kanunu m.29).
İlanen tebligat en son başvurulacak bir çaredir. O nedenle, adres araştırılmasının titizlikle ve kararlılıkla yapılması zorunluluğu açıktır.
HUMK.nun 73. maddesi uyarınca taraflar usulüne uygun olarak iddia ve savunma için mahkemeye çağırılmadıkça haklarında hüküm kurulamaz. Davacının 13.1.1993 tarihinde eşine karşı müessir fiilde bulunduğu, şikayet dilekçesinde kadının adresinin açıkça gösterildiği anlaşılmaktadır. Bu adresin koca tarafından bilindiği de açıktır. Bilinen bu son adresten araştırma yapılmaması da doğru olmadığı gibi, açıklanan biçimde ilan mahkeme divanhanesine asılmamıştır. Bu suretle davalının usulüne uygun olarak çağrılmadığı, savunma hakkının kısıtlandığı anlaşıldığında, yokluğunda yapılan tahkikat sonunda oluşturulan hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç Temyize konu hükmün açıklanan nedenle (BOZULMASINA), bozma sebebine göre sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan yediyüzellibin lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 13.9.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.