 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E. 1994/5855
K. 1994/6458
T. 24.6.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TARAF TEŞKİLİ
TEBLİGAT
İLANEN TEBLİGAT
KARAR ÖZETİ Tebligat, tebliğ yapılacak kişiye bilinen en son adresinde yapılır. Tebliği alacak kişi bu adreste bulunamamışsa, Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğünün ilgili maddelerine uygun, çok yönlü ve kararlı biçimde adres soruşturması yapılması, bundan da bir sonuç alınamaması halinde ilanen tebligat yoluna gidilmesi gerekir. Belirtilen inceleme ve soruşturmayı kapsamayan adres araştırmasıyla yetinilerek, adresin meçhul olduğunun kabul edilmesi ve sonuçta
tebligatın ilanen yapılması, savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatasıdır. Ayrıca, tebligatın mahkeme divanhanesinde yasal kurallara uygun olarak askıya çakırtılmamış olması da kanuna aykırıdır.
Bu itibarla ve hukuk sistemimizde, taraflar, iddia ve savunma için usulüne uygun biçimde mahkemeye çağrılmadıkça haklarında hüküm kurulamayacağından, usulü-ne uygun şekilde mahkemeye çağrılmayarak savunma hak-ki kısıtlanan davalının yokluğunda yapılan tahkikatla karar verilmesi doğru değildir.
(7201 s. Tebligat K. m. 10, 28, 29)
(1086 s. HUMK. m. 73)
[Tebligat Niz.-4/1 2059 s. (20.8.1959 Ta. )m.13, 46, 47/2]
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sorunda, mahalli mahkemece verilen hükümle 7.2.1994 sayılı karar temyiz edilmekle; evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Tebligat, tebliğ yapılacak kişiye bilinen en son adresinde yapılır (Tebligat Yasası m. 10). Tebliği alacak kişi bu adreste bulunmamışsa tebliğ memuru bulunabileceği yeri araştırır. Bulamazsa durumu, mahalle köy muhtarlıklarına doğruluğunu onaylatmak suretiyle tesbit eder (T.Y. m. 28). Durum, tebliği çıkaran kuruluşa bildirilir. ilgili kuruluş, tebligatı alacak kişi memursa ve esnaf ise adreslerini mensubu oldukları teşkilatlardan avukatların adresini barodan, Adliye Bakanlığı'ndan, askerse, askerlik şubesinden, Savunma Bakanlığı'ndan sorarak öğrenmeye çalışır (Tebligat Tüzüğü m. 13). Tebligat Tüzüğünün 13. maddesine göre yapılan soruşturmaya rağmen ikametgahı, Oturduğu yer veya işyeri bulunamamış ise, o halde kişinin adresinin meçhul olduğu kabul edilerek (Teb. Tüz. m. 46) ilanen tebliğe karar verilebilir. Ancak, belirtilen soruşturma biçimi sınırlayıcı değildir. Nitekim, aynı maddenin ikinci fıkrasında bu durum açıklığa kavuşturulmuş, tebligatı çıkaran merciin lüzum görmesi halinde adres soruşturmasını Özel kuruluşlardan, dairelerden de yapması gereği ilk cümlede vurgulanmıştır. Belirtilen özel ve resmi kuruluşların içinde adres tesbitinin yapılabileceği nüfus, tapu idareleri, belediye, sivil savunma gibi kuruluşlar da vardır.
Davada, savunma hakkıyla sıkı sıkıya ilişkili olan adres araştırmasının zabıtaya yaptırılan bir inceleme ile sınırlı tutulması savunma hakkının kısıtlanmasına yol açabilecek bir durum yaratabilir.
O halde, adres araştırmasının geniş bir çerçeve içinde ele alınması, soruşturmanın çok yanlı yapılması gerekir.
ilan kendisine tebligat yapılacak kimsenin öğrenmesini en uygun şekilde ulaşacağı umulan bir gazete ile yapılır (Teb. Tüz. m. 47/2). Ayrıca, varsa tebliği çıkaran merciin bulunduğu yerdeki yerel gazetelerden birine de ilan verilir. Bundan sonra tebliğ edilecek belgeler bir ay süre ile tebliği çıkaran merciin herkesin kolayca görebileceği bir yerinde (mahkeme divanhanesinde) askıya çıkarılır.
Belirtilen inceleme ve soruşturmayı kapsamayan adres araştırılmasıyla yetinilerek adresin meçhul olduğunun kabul edilmesi ve bunun sonucu olarak tebligatın ilanen yapılması savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatasıdır.
Diğer yönden, tebligatın mahkeme divanhanesinde yasal kurallara uygun olarak askıya çıkarılmamış olması da kanuna aykırıdır (Teb. K. m. 29).
İlanen tebligat enson başvurulacak bir çaredir. O nedenle adres araştırılmasının titizlikle ve kararlılıkla yapılması zorunluluğu açıktır.
Hukuk usulü Muhakemeleri Kanununun 73. maddesi uyarınca taraflar usulüne uygun olarak iddia ve savunma için mahkemeye çağırılmadıkça haklarında hüküm kurulamaz. Olayımızda, davalının usulüne uygun olarak çağrılmadığı, savunma hakkının kısıtlandığı anlaşıldığından, yokluğunda yapılan tahkikat sonunda oluşturulan hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç :Temyize konu hükmün açıklanan nedenle (BOZULMASINA), bozma sebebine göre sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 24.6.1994 günü oybirliğiyle karar verildi.