 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E. 1994/476
K. 1994/1005
T. 1.2.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KARAR ÖZETİ Boşanma davaları kamu düzenini ilgilendirdiğinden hakime geniş takdir hakkı tanımış olup, tarafların bu dava üzerinde serbestçe hareket etme imkanı yoktur. Hakim evlilik sözleşmesiyle oluşan hukuki durumu mümkün olduğu ölçüde korumakla yükümlüdür. Bu nedenle, evliliğin devamı toplumun düzenini zedeler hale gelmiş, toplum için sorun oluşturmaya başlamış, evlilik sosyal ve ahlaki yönden çökmüş, yeri korunmasında gerek karı-koca ve çocuklar ve gerekse toplum yönünden bir yarar kalmamış ise, ancak bu taktirde evlilik birliğinin sona erdirilmesine karar verilmelidir.
Hakim, bu ilkeler doğrultusunda delilleri toplamak ve tanıklardan, evlilik birliğinin gerçekten onarılmaz biçimde sarsılıp sarsılmadığını kesin olarak aydınlatacak nitelikte ayrıntılı bilgi almak zorundadır.
(743 s. MK. m. 150)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Hakim, 'boşanma için gösterilen olayların varlığına vicdanen inanmadıkça sabit adedemez. İki tarafın bu konudaki kabulleri dahi hakimi bağlamaz. H~kim, gösterilen delilleri serbestçe takdir eder (MK. md. 150).
Boşanma davaları kamu düzenini ilgilendirdiğinden hakime geniş takdir hakkı tanınmıştır. Tarafların bu dava üzerinde serbestçe hareket etme imkanı yoktur. Hakim, evlenme sözleşmesiyle oluşan hukuki durumu mümkün olduğu ölçüde korumakla yükümlüdür. Toplumun en küçük birimini oluşturan ailenin korunmasında toplumun yararı ön planda tutulur. Ancak, evliliğin devamı toplumun düzenini zedeler hale gelmiş, toplum için sorun oluşturmaya başlamış ve evlilik sosyal ve ahlaki yönden çökmüş ise bu durumda evliliğin korunmasında gerek karı-koca ve çocuklar ve gerekse toplum yönünden bir yarar kalmamış demektir. Hakimin böyle bir evliliği sona erdirmesi en uygun çözüm olacaktır.
Hakim; belirtilen ilkeleri irdelemek, bunlar hakkında yeterli bilgi toplamak, evlilik birliğinin gerçekten onarılmaz şekilde kökünden sarsılıp sarsılmadığı hakkında bilgi ve kanaat sahibi olmak zorundadır. Sağlıklı bir sonuca ulaşılması olayların yeri, zamanı, ne şekilde oluştuğu, kimin davranışının öncelikli olduğu, karşı tarafın söz ve davranışlarının artniyetsiz bir tepki, bir öfke sonucu olup olmadığının bilinmesine bağlıdır.
O halde, tanıklardan olaylar hakkında ne şekilde bilgi sahibi olduklarını, taraflarla olan ilişkilerinin derecesini, olayın geçtiği yer ve zamanı, ne şekilde ve nasıl başladığını, bu olaylardan sonraki tarafların birbirlerine karşı olan tutum ve davranışlarının ne şekilde geliştiğini, Somut olayın karı koca arasında alışkanlık haline gelmiş sözün gereğimi, yoksa belirli bir amaca yönelmiş olarak mı söylendiği etraflıca sorulmalıdır.
Belirtilen bilgileri taşımayan, nerede, ne zaman, ne için söylendiği yapıldığı, açıklattırılmayan olaylara ilişkin belirsiz tanık sözlerine göre hüküm kurulması bu itibarla doğru bulunmamıştır.
S o n u ç Tarafların temyiz taleplerinin kabulüne hükmün yukarıda belirtilen nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz peşin harcın yatırana gen verilmesine, 1.2.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.