 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 1993/7177
Karar No: 1993/7759
Tarih: 15.9.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KARAR ÖZETİ:Tabii babalık bağını belirleyen ilam gayrisahih nesep bağı kurmaz.Çocuk tabii babaya mirasçı olamaz.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Türk Medeni Kanununun kabul ettiği sisteme göre, zümre mirasçılığı kural olarak hısımlık bağına dayanmaktadır. Bir kimsenin kanından gelen kimsenin, onun mirasçısı olabilmesi için, kan bağının varlığı yeterli olmayıp bu kan bağının hukuken tanınmış olması da gerekmektedir. Kanunun özellikle çocukla baba arasındaki hısımlığı, evlilik içi doğumla (M.K.241) ana babanın doğumdan sonra evlenmeleri ile (M.K.247) nesebin yasal şartların varlığı belirlenerek hakim tarafından düzeltilmesi ile (M.K.249 ve devamı) veya kısaca af kanunları olarak nitelendirilen "Bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine..." ilişkin kanunlar uyarınca idari yoldan belirlemektedir. Bu yollar dışında sahih nesep bağı denen bu hısımlık kurulamamakta çocukla baba arasındaki bağ herkes tarafından bilinse ve hatta baba bunu kanunun gösterdiği şekiller dışında ikrar etmiş olsa bile, çocuk babanın sahih nesepli füruu (hısımı) sayılamamaktadır.
Sahih nesepli füruun dışında kalan ve evlilik dışı ilişkiden doğan çocuklar babaları yönünden kural olarak nesepsizdirler. Nesepsiz çocuklar, babaları tarafından usulüne (M.K.291} uygun tanındıkları (M.K.290) veya, hakimin tüm sonuçları ile babalığa hükmetmiş (M.K.295, 310) olduğu hallerde baba ile çocuk arasında nesebi sahih olmayan bağ doğar.
Davacı Malkara İlçesi Dolu köyü 31 kütük sıra numarasında Bekir ve Kasene çocuğu olarak kayıtlı iken bu kişilerin açtıkları dava sonunda baba adı Abdüş ve Ana adı Emine olarak tashih edilmiştir. Nesep bağı kuran bir ilam söz konusu değildir.
Medeni kanunun 297.maddesinde babalık davası tarif edilmiştir. "DAVA, ana ve çocuk lehine babanın NAKTİ TEDİYATTA BULUNMASI TALEBİNE DAİR OLABİLECEĞİ gibi kanunun tayin ettiği hususlarda, bu taleple birlikte veya ayrıca, BABALIĞIN AHVALİ ŞAHSİYEYE MÜTEALLİK BÜTÜN NETAYİCİYLE, hükmen tayinine dair de olabilir." Kanun, 304, 305 ve 306 maddelerinde, Ana ve çocuk lehine nakti tediyatın neler olduğunu açıklamıştır. Nakti tediyatın dışında kalan çocuk-baba ilişkileri içinde yer aldığı kuşkusuz olan, miras hakkını, bu kapsamda mütelaa etmek mümkün olmaz. Kanunda söz konusu ayrım muhafaza edildiği sürece,
yalnızca, anaya doğum masrafları, iaşe masrafları, gebelik ve doğurmanın sebep olduğu diğer masraflar (M.K.304) manevi tazminat (M.K.305)ve çocuk için nafaka (306) ödenmesine veya yalnızca nüfus sicilinde ana veya baba adının değiştirilmesine ilişkin hükmün kapsamını genişletmek kesin hüküm düşüncesi yeterli değildir.
Medeni Kanunun onüçüncü babında kanunen mirasçı kabul edilenler tek tek sayılmıştır. Öncelikle hısımların (kan hısımları) mirasçı olabileceği belirlenmiş (M.K.439-443) sihri hısımlardan karı kocanın mirasçılığı, (M.K.44) düzenlendikten sonra, sırası ile evlatlığın (M.K.447) ve Hazinenin (M.K.448) mirasçılığı düzenlenmiştir.
Mirasçı olabilecek hısımlar arasında özellikle açıklamak gerekir ki 439.maddede düzenlenen füruu dan ayrı olarak 443.madde de SAHİH OLMAYAN NESEBDE miras düzenlenmiştir. Görülüyorki, kanun sahih olmayan nesep bağını ayrı bir mirascılık sebebi kabul etmekte, sahih olmayan nesep bağının kurulmasını onların sahih nesebli mirasçılar arasına girmesi veya onlar gibi mütelaa edilmesi için yeterli kabul etmemektedir. Medeni Kanunda 11.9.1987 den önce meri hüküm, nesebi sahih olmayanlar yönünden, üç kural ortaya koymakta idi. Bunlardan birincisi Nesebi sahih olmayan hısımların ANA TARAFINDAN nesebi sahih hısımlar gibi mirasçı olabilecekleridir. 2. kural, tanıma veya babalık hükmü ile nesep bağının kurulmuş olması halinde, babanın nesebi sahih hısımları gibi mirasçı olabileceklerine, üçüncü kural da babanın nesebi sahih füruu ile içtimaları halinde miras paylarına ilişkindi. Anayasa Mahkemesi son iki kuralı iptal edince, kalan hüküm, yalnız ve yalnızca Nesebi sahih olmayan hısımların ANA TARAFINA mirasçılıklarına inhisar etmektedir. Böylece NESEBİ SAHİH OLMAYANLARIN BABA YÖNÜNDEN MİRASÇILIKLARI kanunda DÜZENLEMESİZ KALMIŞTIR. Nitekim, Medeni Kanununda ortaya çıkan bu boşluk 23.11.1990 günü yürürlüğe giren, 3678 sayılı kanunla doldurulmuş, söz konusu 443.maddede yapılan düzenleme ile, eski metinde yer alan, "ana tarafından" sözleri çıkarılarak, bu kişilerin babalarına (tanıyan veya tüm sonuçları ile hükme bağlanan) mirasçılıkları kurala bağlanmıştır.
Tüm bu acıkmalar gösteriyor ki:
Baba ile tabii bağı belirleyen ilam, sahih olmayan neseb bağının kurulması için yeterli değildir. Böyle bir tabii ilişki içinde bulunan kişiler biribirlerine mirasçı olamazlar. 9.2.1977 günlü 312/17 sayılı ilam muris ile davacı arasında tabii bağı belirlese bile murisin tüm sonuçlar ile baba olduğunun tesbitine ilişkin olmadığından davacının mirasçı olması için yeterli değildir. Davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.