|
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 1993/3391
Karar No: 1993/5517
Tarih: 25.5.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KARAR ÖZETİ:Manevi tazminatı gerektiren haller evlatlık işlemi yapılmadan çocuğun davacıların evladı imiş gibi yazılmasına muafakat eden kişilerden bu işlemin düzeltilmesini sağladıkları için.
Temyiz Eden :Davacılar
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki davacılar, temyizen tetkikide davalılar tarafından istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün duruşmalı temyiz edenler Behram ve Nejla ve vekilleri Av.Savaş geldiler. Diğer temyiz edenler tebligata rağmen gelmediler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacıların temyiz itirazları yersizdir.
2- Davalıların Temyizine gelince;
Davacılar dava dilekçelerinde davalılardan Rasim ve Ayten'in çocuğu ve diğer davalı Hülyayı doğduğu gün evlatlık olarak aldıklarını ancak yaşlarının müsait olmaması sebebi ile çocuğu doğumdan ve kendi çocukları imiş gibi nüfusa tescil ettirdiklerini, bilahere davalıların Trabzon 1.ci Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/453 Esas sayılı dosyasında Hülyanın doğum ve davacılar hanesindeki kaydını iptal ettirip kendi nüfuslarına tescil ettirdiklerini bildirerek manevi tazminat istemişlerdir.
Borçlar Kanununun 49 cu maddesinin uygulanabilmesi için şahsiyet haklarına saldırı bulunması gerekir. Kişisel haklar (şahsiyet hakları) kişinin kendi hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlar. Hayat, beden ve ruh tamlığı, vicdan, düşünce ve ekonomik çalışma ve her çeşit özgürlüğü, şeref haysiyet ve itibar mesken masuniyeti ölmüş yakınlarının anısı, ün, ad, sır ve resim hep kişisel varlıklardır. Bunlar sınırlı olmayıp zaman ve mekana göre değişir.
Şeref ve Haysiyet dahil olduğu toplumun gerekli saydığı ahlaki niteliklere sahip olduğu yada böyle kabul edildiği için kişiye verilen değeri ifade eder. Kişinin onuru (şeref) ve saygınlığı onun toplum içinde tüm manevi değerlerinden oluşur. Bunlar kişinin ahlaki değerleridir. Herkesin içinde yaşadığı toplumda ve ilişkiler kurduğu çevrelerde kişisel bir onuru (şeref) ve saygınlığı mevcuttur. Kişiyi düşmanca bir ortam hazırlamak amacıyla vaki davranışlar manevi değerleri nasıl zedelerse, bir olayın aktarılması ya da bir olay veya kişinin eleştirilmesi de çok kez şeref ve saygınlığa, onura müdahale niteliğinde olabilir.
Gerek Türk Medeni Kanununun 24, gerek Borçlar Kanununun 49 maddelerinin uygulanabilmesi için tecavüzün (saldırının) hukuka aykırı olması gerekir. Hukuka uygun bir eylem, bu maddelerin uygulanmasına imkan vermez.
Türk Medeni Kanununun 24.maddesi şahsiyet hakkı ihlal edilenin rızasına veya üstün nitelikte bir özel yada kamu yararına veya kanunun verdiği bir yetkiye dayanmayan her türlü tecavüzün, hukuka aykırı olduğunu belirtmektedir.
Rızanın, hukuka aykırılığı kaldırabilmesinin tecavüze uğrayanın "üzerinde tasarruf edebileceği şahsiyet hakları" ile sınırlı olacağını gözden uzak tutmamak gerekir.
Davalıların çocuklarının, davacılardan doğmuş gibi nüfusa tescili işlemi Hukuka aykırı bir işlem olup, bu aykırılık mahkeme kararı ile düzeltilmiş bulunmasına göre bu yanlış işlemin düzeltilmesi davacıların şahsiyet haklarına tecavüz teşkil etmez. Bu yön gözetilmeden davacılar lehine in an ev i tazminat taktiri usul ve kanıma aykırıdır.
SONUÇ : l- Davalıların temyiz taleplerinin kabulüne ve hükmün yukarda (2) c i bentte açıklanan gerekçe ile BOZULMASINA,
2- Davacıların temyiz itirazlarım yukarıda (1) ci bentte açıklanan gerekçe ile REDDİNE, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.