 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 1993/11964
Karar No: 1994/1059
Tarih: 2.2.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
2675/m.4,5,6,21
818/m.83
743/m.137,150
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun`un 27. maddesi uyarınca "Türk Mahkemelerinin Milletlerarası yetkisini iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder".
Bu sebeple 28.5.1993 tarihli yetki itirazının reddi doğrudur.
İki tarafta ABD Tebasıdır. Böyle olunca 2675 sayılı Kanun`un 13/1. maddesi uyarınca "boşanma ve ayrılık sebepleri ve hükümleri eşlerin müşterek milli hukukuna tabidir. Aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca "Geçici tedbir niteliğinde olmayan boşanma ve ayrılıkla ilgili nafaka talepleri, boşanma ve ayrılık hakkında yetkili olan hukuka tabidir".
"Yardım nafakası dışında boşanma veya ayrılık davası açılınca davanın devamı süresince ... Medeni Kanun`un 137. maddesinde düzenlenen tedbir nafakası ... Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun`un 21. maddesinde düzenlenen nafakaya ait değildir. Yukarıda açıkladığımız nafaka türleri doğdukları hukuki ilişkinin tabi olduğu hukuka tabidirler. Bu nedenle Milletlerarası Hukuk Usulu Kanunu`nun bunlar için özel madde getirmeyi gerekli görmemiştir." ( Aysel Çelikel sf. 232 )
Ancak 1973 tarihli olup Türkiye`nin onaylayarak 6.2.1993 tarihinde yürürlüğe koyduğu nafaka yükümlülüğüne uygulanacak kanuna dair milletlerarası sözleşmenin 1. maddesi uyarınca sözleşme hükümleri Aile hukukundan doğan nafaka yükümlülüklerinde de uygulanacaktır. Sözleşmenin kabul ettiği ana kurala göre uygulanacak Hukuk "nafaka alacaklısının mutad meskene" hukukudur. ( M.d. 4 ) Sözleşmede yer alan genel kurala ek olarak iki ayrı hukukun yetkisi kabul edilmiştir. Bunlar tarafların müşterek milli hukuku ve Ley Foridi Hakimin Hukukudur. Mutat mesken kanuna göre borçludan nafaka alınmaması halinde tarafların müşterek milli hukuku uygulanacak ( md. 5 ). Bu hukuka göre de nafaka alınamaması halinde başvurulan merci hukuku yani Ley Fori uygulanacaktır. ( md. 6 )
Öte yandan 2675 sayılı Kanun`un 5. maddesi uyarınca "yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk Kamu düzenine açıkça aykırı olması halinde bu hüküm uygulanmaz, gerekli görülen hallerde Türk Hukuku uygulanır." Medeni Kanunda 3444 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonunda Hakim 137. madde uyarınca resen gerekli tedbirleri almak, bu arada resen nafakaya hükmetmek zorundadır. Hüküm eşleri ve çocukları özellikle aile düzenini koruma amacına yönelik olup kamu düzeni ile yakın ilişkilidir.
Şu halde Türkiye`de bulunan yabancı karı kocanın açtıkları davaya bakan Hakim davanın devamı süresince geçerli olmak üzere Medeni Kanun`un 137. maddesi uyarınca nafaka tayini ile mükellef olup bu yönde işlem yapılmasında bir yanlışlık yoktur.
Yerel mahkemede yargılama sırasında iddia ve ispat edilmeyen konular temyiz incelemesi sonunda bozma sebebi sayılmayacağı gibi temyiz dilekçesine ekli 25.6.1993 tarihli sözleşme Medeni Kanunda yer alan usul hükümlerinden olan 150/5. madde çerçevesinde geçerlilik kazanmadığından dikkate alınmasıda mümkün değildir.
Ancak: Borçlar Kanunu`nun 83/1. maddesi uyarınca hakimin memleket parası üzerinden hüküm tesisi gerekirken ABD Doları ile nafaka ödenmesine karar vermesi doğru değildir.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.