 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1992/9586
K: 1992/10088
T: 22.10.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Hazine ile Yeorgios (Yorgo) Kosterlidis arasında vesaret iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1 - Davacı Hazine Medeni Kanun'un 448. maddesi gereği son mirascı sıfatıyla Yeorgios Kosterlidis 24.7.1967'de ölen ve 1293 doğumlu Etestetis'dan aldığı mirascılık belgesinin iptal edilmesini istemiştir. Davalı ise daha önce gerçekleşen bazı mahkeme kararlarına dayalı olarak davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
Dosyadaki nüfus kayıtları miras bırakan Etestatia ile oğlu Hiristo Demircan arasında anne oğul bağının varlığını doğrulamakta bunun dışında kalan ve mirascı olduklarını söyleyen digerleri ile Etestatis arasında resmi belgeye dayalı bir bağın varlığını gösteren kanıt bulunmamaktadır. Bu kişilere mirasçılık bağı kuran ve çekişmesiz yargıyla alınan kararlarda da bu kayıtlar bulunmamaktadır. Kararlar biri diğerine yollama yapmak suretiyle oluşturulmuştur. Tek yönlü oluşturulan kararlar inandırıcılığı kuşkulu olan tanık sözlerine dayalıdır. Örnek olarak 1967/644 sayılı ilamın gerekçesine esas alınan tanık sözleri "Davacı Evangalos Yorgiyadın ile Armitri Amerika'da ikamet ettiği için adının Jeymis olduğunun) belirtilmiş bulunması gibi. Dayanılan diğer dayanaklar Yunan ve Amerikan makamlarından verilmiş, Türk Mahkemeleri'nce tanınmamış olan ve sağlık durumu denetlenemeyen belgelerdir. Mülkiyet devrini hedef alan Hakim, mirascılık belgelerinin gerek soy bağı ve gerekse pay oranları açısından doğruluğunu denetlemeye yetkilidir. Bu itibarla resmi kayıt belgeler esaslı bir şekilde araştırılmadan yalın tanık sözleriyle yetinilmesi ve mirascılığın saptanmasına karar verilmesi mantıklı bir düşünce tarzı olamaz.
2 - Davalılar (mirascı olduklarını iddia edenler) Yunanistan ve Amerikan vatandaşlarıdır. Mirascılık belgesiyle sonuçta yabancı uyruklu kişilere tapulu taşınmazı mülk edinme olanağı sağlanacağından olayın 2675 sayılı yasanın 22,30 ve Tapu Yasası'nın 35. maddeleri çerçevesinde ele alınıp sonuçlandırılması gerekir.
Hukuk sitemimiz, mirası ölenin milli hukukuna tabi kılmış, ancak taşınmaz mallar için Türk hukuk sisteminin uygulanması benimsenmiştir. Yabancıların Türkiye'de taşınmaz mal edinmeleri Tapu Yasası'nın 35. maddesinin öngördüğü koşullarda olanaklı bulunmuştur. Yasadaki en önemli etken edinmenin karşılıklılık esasına tabi kalınmış olmasıdır. Bunun anlamı yabancı gerçek kişinin Türkiye'de taşınmazın edinebilmesi kendi ülkesinde bu hakkın Türk vatandaşlarına sağlanmış olması koşuluna bağlıdır. Zira bu durum devletin egemenlik hakkının doğal sonucudur.
Uygulamada karşılıklılık ise sadece yasal olanağın bulunması şeklinde düşünülmemekte, eylemli olarak (fiilen) bu imkanın bulunması şeklinde anlaşılmaktadır. Türkiye ile davalıların vatandaşı olduğu ülkelerin Lahey Sözleşmesine taraf olmaları yukarıda koşulları belirtilen karşılıklığın varlığı için yeterli bulunmamaktadır.
Mirascılık begesi verilirken bu hususların araştırılması ve taşınmazların intikalinde geçerli olup olmadıklarının da karar yerinde gösterilmesi gerekir.
Her olayı kendi döneminde yürürlükte bulunan yasal düzenlemenin öngördüğü koşullara göre değerlendirilir ve çözümlenir. Miras bırakan Etestatis 1967 yılında ölmüştür. Mirasın mirascılara intikali ölüm günü gerçekleşir. (M.K. 517-539). Ölüm tarihinde gizli kararnamenin yürürlükte olduğunun düşünülmemiş olması da ayrıca dikkate alınması gereken bir konudur.
Gizli kararnamenin varlığı veya yokluğu tapu yasasının 35. maddesinin uygulanmasını ve koşullarını araştırılmasını engellemez.
3 - İptal konusu İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1970/199 Esas sayılı dosyayı getirilmeden içeriği hakkında bilgi edinilmeden bu dosya ile ilgili isteğinde red olması doğru değildir.
Sonuç olarak: Çekişmenin yukarıda belirtilen esaslar ve yasal kurallar gözönünde tutularak çözümlenmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: : Temyize konu hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.10.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|