Hukuki.NET

T.C.YAR G I TAY2. Hukuk DairesiE. 1992/2363K. 1992/5457T. 11.5.1992
Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
VASİYETNAMENİN İPTALİ VASİYET YAPABİLMENİN ÖN ŞARTI
 
ÖZET On beş yaşını bitiren ve temyiz kudretini haiz olan kimse, kanunun tayin ettiği hudut ve şekiller dahilinde vasiyet tarikiyle mallarında tasarruf edebilir.
 
Vasiyetçinin cahil, sağır ve dilsiz olması sebebiyle vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi doğru olmaz. Davacıların; murisin ehliyetine, tercümanın niteliğine ve diğer şekil değişikliklerine yönelik iddiaların incelenerek sonucu uyarınca hüküm kurulması gerekir.(743 s. MK. m. 449, 13, 355, 358)
 
Mehmet ve arkadaşları ile Kerim ve arkadaşları arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının, Nazife ve arkadaşları dahili dava edilerek yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki Kerim tarafından istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
 
"On beş yaşını bitiren ve temyiz kudretini haiz olan kimse, kanunun tayin ettiği hudut ve şekiller dahilinde vasiyet tarikiyle mallarında tasarruf edebilir' (MK. m. 449).
 
Vasiyet yapabilmenin ön şartı, vasiyetçinin on beş yaşını bitirmesinin yanı sıra temyiz kudretini haiz olmasıdır. "Yaşının küçüklüğü sebebiyle, yahut akıl hastalığı veya zayıflığı veya sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biriyle makul surette hareket etmek iktidarından mahrum olmayan her şahıs Kanunu Medenice mümeyyizdir" (MK. m. 13). Sağır ve dilsizliğin temyiz kudretini kaldıran haller olarak kanunda sayılmadığı görülüyor. Kanunda temyiz kudretini kaldıran hallerin ana vasfı olarak, makul surette hareket kabiliyetinden yoksunluk gösterilmiştir. Hayat tecrübeleri göstermiştir ki akli bir rahatsızlığa inzimam etmeyen sağır ve dilsizlik makul suretle hareket etme kabiliyetini ortadan kaldırmaz. Bunların yeteneklerinin sınırlanması yönündeki görüşler eskimiş ve terk edilmiştir. Bu görüş, Medeni Kanunu şerh edenler tarafından da genellikle kabul edilmektedir (Prof Dr. T. Akıntürk, Aile Hukuku, 1978, St. 306; Prof. Dr. N. F. Feyzioğlu, Aile Hukuku Dersleri, 1971, St. 495; Prof. Dr. A. Zevkliler, Kişiler Hukuku, 1981, St. 121,122). Medeni Kanunda kısıtlılık sebepleri Sayılmıştır (MK. 355-358). Bunlara başka nedenler eklenemez. Aksi düşünce hürriyetleri kanunsuz sınırlamaya ve kanun Önünde eşitlik prensiplerine aykırı düşer. Şu halde sağır ve dilsizliği; MK.nun 13 ve 355-358. maddelerinde gösterilen küçüklük, akıl hastalığı veya zayıflığı, sarhoşluk, ısraf, suihal, suiidane gibi makul surette hareket etme kabiliyetini kaldıran hallerden kabul mümkün değildir. Sağır ve dilsizleri (MK. 449maddesindeki yaş koşulu oluştuğunda) vasiyet yapılacak kişilerden kabul zorunludur.
 
Ölüme bağlı tasarruflardan vasiyetin şekli MK.nun 14. babının dördüncü faslında düzenlenmiştir. Okuyup yazma bilen sağır ve dilsizlerin buradaki şekiller dert biri ile vasiyetname yapabilecekleri konusunda tereddüt yoktur. Ancak, incelenen bu olayda olduğu gibi cahil (okuyamayan ve yazamayan) sağır ve dilsizin resmi vasiyetname yapıp yapamayacağı konusu öğretide tereddütle karşılanmaktadır (Prof. Dr. Z. Imre-Dr. H. Erman, Miras Hukuku, 1989, St. 92-95; Prof. Dr. N. Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, 1987, St. 164; E. Şener, Miras Hukuku, 1977, St. 338).
 
"Vasiyet eden kimse vasiyetnameyi okuyamaz ve imza edemez ise resmi memur, şahitler huzurunda vasiyetnameyi kendisine okur.
 
- Vasiyetçi, vasiyetnamenin son arzularını muhtevi olduğunu beyan eyler. Bu takdirde şahitler vasiyetçinin beyanatı, huzurlarında vaki olduğuna ve onu tasarrufa ehil gördüklerine dair şerh vermekle iktifa etmeyip vasiyetnamenin kendi huzurlarında resmi memur tarafından vasiyetçiye okunduğunu dahi takrir ile imza ederler" (MK. 482).
 
'Her şahıs, medeni haklardan istifade eder. Binaenaleyh kanun dairesinde haklar ve borçlara ehil olmakla herkes müsavidir" (MK. 8). "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve BENZERİ SEBEPLERLE ayırım gözetilmeksizin kanun Önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet Organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun Önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar" (Anayasa 10). "Her Türk Anayasadaki temel HAK ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanacak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine DOĞUŞTAN SAHİPTİR" (Anayasa Başlangıç 8. paragrafı). Gerek Medeni Kanunun ve gerekse Anayasanın bu hüküm ve kuralları insanlık onurunun korunması ilkesinin doğal bir sonucudur. İnsan onuru, hukuksal bakımdan genel fiil ehliyetini garanti eden bağımsız bir temel haktır. Bu sebepledir ki kanunu yorumlarken her şeyden önce insan onuru ile bağdaşmaz sonuçlardan kaçınmak zorunludur. Yukarıda açıklandığı üzere vasiyet ehliyetine sahip sağır ve dilsizleri sırt cahillikleri sebebiyle vasiyet yapamayacak duruma sokmak insan onuru ile bağdaşmaz. Nitekim, aynı endişelerle Türkçe bilmeyen kişilerin tercüman aracılığı ile Türkiye'de Türk Noterler huzurunda resmi vasiyetname yapmalarına imkan tanınmış, hakkın Özünün korunması bakımından vasiyetçinin gerek noterle ve gerekse şahitlerle doğrudan temas zorunluluğundan fedakarlık yapılmıştır (Y. 2. HD.nin 15.4.1963 günlü, 2257-2297 ve 23.1.1970 günlü, 7125-489 sayılı kararları).
 
Gelişen eğitim imkanları ile sağır ve dilsizlerin kullandıkları işaretler ayrı bir dil olarak kabul edilebilecek nitelik kazanmıştır. Gerek resmi memurun ve gerekse şahitlerin sağır ve dilsiz işaretlerini bilmeleri halinde resmi vasiyetnamenin yapılabileceğinde bir kuşku olmaması gerekir.
 
MK.nun 482. maddesi düzenlemesinde 480 ve 481. maddeden ayrılan en önemli unsur vasiyetname içeriğinin şahitlerden gizli tutulmaması ve vasiyetçi ile resmi memur ve şahitlerin tüm işlemleri takip etmeleridir. Bu düzenlemenin amacı daha sonra vasiyetçi tarafından (cahilliği sebebiyle) denetlenme olanağı bulunmayan vasiyetnamenin düzenlenmesinde dürüstlük kurallarına uyulması, yanlışlıkların önlenmesidir. Şu halde bu işlemlere bir de tercümanın katılması, hele hele Noterlik Kanununun 73 ve 74. maddesi uyarınca işleme katılacak tercümanın yeminli olma zorunluluğu, güveni azaltmaz. Medeni Kanun vasiyetname düzenlemesine katılacakları resmi memur ve şahitlerle de sınırlamamıştır. Bu sebepledir ki 483. maddede resmi memur ve şahitlerde aranacak nitelikler değil, genel bir deyimle "vasiyetnameye iştirak" edeceklerin nitelikleri gösterilmiştir. Tüm ilmi ve kazai görüşlerde ittifakla vasiyetnamenin bizzat resmi memur tarafından yazılması zorunluluğu bulunmadığı kabul edilmektedir. Yazma işinde kullanılan bir memur mesabesinde bulunan tercümanla işlemin tamamlanmasını kabul etmemek yukarıda açıklanan kurallara aykırı sonuç doğuran bir yorum tarzı olur.
 
O halde; sırf vasiyetçinin cahil, sağır ve dilsiz olması sebebiyle vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi doğru olmaz. Davacıların, murisin ehliyetine, tercümanın niteliğine ve diğer şekil eksikliklerine yönelik iddiaları incelenerek sonucu uyarınca hüküm tesisi gerekli iken, yazılı biçimde eksik inceleme ile oluşan hükmün bozulması gerekli olmuştur.
 
SONUÇ:: Davalının temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 11.5.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini