 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E. 1991/10894
K. 1991/14308
T. 19.11.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- BOŞANMA DAVASI
- ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK
ÖZET : Kocanın sadakatsız davranış içinde olması, kadının ona mütemadi surette hakaret etmesine hak vermez Davalı kadının ve evlilik birliğinin anlam ve amacına hiçbir şekilde yakışmayan çok ağır hakaretleri karşısında evlilik birliği ortak yaşantının sürdürülmesi eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış bulunduğundan boşanmaya karar verilmesi gerekir.
(743 s. MK. m. 134)
Haluk ile Güray arasındaki boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda, davanın REDDİNE dair verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki davacı tarafından istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Bir hukuk davasında aksine ciddi, yeterli ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır (HUMK. 254). Mahkeme kararında açıklandığı biçimde tanıkların davacının muhitinden ve din çevresinde kişiler olması, hatta akrabalık ve arkadaşlık başlı başına tanık beyanının değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Dosyada tanıkların (olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini) kabule yeterli hiç bir delil ve olgu mevcut değildir. O halde tanık sözlerine değer verilmesi gerekir. Buna rağmen tanıkların davacının muhitinden ve din çevresinden kişiler olduklarından söz edilerek ifadelerinin hükme esas alınmamış olması doğru bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, boşanmaya ilişkin davada; toplanan delillere göre davalı kadının devamlı olarak (pezevenk, puşt, yobaz, sahtekar, hırsız, manyak, sapık, ibne, sümüklü herif) ve benzeri sözlerle davacı kocasının haysiyetini kırdığı gerçekleşmiştir. Bu haksız tutum ve davranış karşısında davacı koca için boşanma davası açmak hakkı doğmuştur. Kocanın sadakatsiz hali mahkemece ağır kusur sayılarak dava reddolunmuştur. Oysa, kocanın sadakatsiz davranış içinde olması, kadının ona mütemadi surette hakaret etmesine hak vermez. Davanın bu sebeple reddi, neticesi bakımından kadına bundan sonra kocaya sövme imkanı verir ki böyle bir düşünüş bizzat (ihkakı hakka) imkan vermek sonucunu doğurur. Koca her nasılsa sadakatsizlik içine girmiş diye kadının ona yukarda açıklanan ağır sözlerle hakaret etmesine hak vermek izahı güç bir hukuki düşünüş tarzı olur. Bu kanun eliyle karısını kendisine karşı zulüm aleti haline getirmeye ve kadına bütün bir ömür boyu kocaya hakaret etme hakkı vermeye yol açar.
Bu durumda, davalı kadının gerçekleşen ve evlilik birliğinin anlam ve amacına hiçbir şekilde yakışmayan çok ağır hakaretleri karşısında evlilik birliği ortak yaşantının sürdürülmesi eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış bulunduğundan boşanmaya karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek isteğin reddi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA ve duruşma için takdir olunan ikiyüzelli bin lira vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 19.11.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.