 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1991/10176
K: 1991/13595
T: 4.11.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
743/m.513
1086/m.185
E.Y. ve S.K. ile H.E. ve ark arasındaki tapu iptali ve tenkis davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm G.D. tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR :
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özelilkle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yersizdir.
2 - Dilekçede faiz talep edilmemiştir. Davacı 15.5.1991 günlü dilekçesinde faiz isteğinde bulunmuş ise de davalı iddianın genişletildiğini ileri sürülerek buna karşı koymuştur. Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 185/2. maddesi karşısında artık faize.hükmetmeye imkan bulunmamaktadır. Kaldı ki hükmedilen faiz asıl alacağın tabi bulunduğu zamanaşımına tabidir. Medeni Kanunun 513. maddesinde öngörülen sürede geçmiştir. O halde mahkemece bu davada istenilen faizin reddine karar vermek gerekirken yasanın yorumunda yanılgıya düşülerek yazılı şekilde faize de hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dava muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde saklı payları zedeleyen bağışların yasal sınırına indirilerek davalılardan alınmasına ilişkindir. 1987 yılında davaya konu kazandırıcı işlemi yapan miras bırakan 25.1.1990 günü ölmüş, dava 2.2.1990 tarihinde açılmış, 8.7.1991 günlü oturumda davanın tenkise dönüştürüldüğü açıklanmış, 15.5.1991 günlü dilekçe ile ilk dava tarihinden itibaren % 30 faiz isteğinde bulunulmuş, yasal sınıra çekilmesi istenen dava konusu taşınmazın aynen paylaştırılmasının olanaksız olduğu saptanmış, davalı 8.7.1991 günlü oturumda Medeni Kanunun 506. maddesi uyarınca ( tanınan süreye rağmen ) seçimlik hakkını kullanmamıştır.
Dairenin sayın çoğunluğu faizin dava dilekçesiyle istenmediğini, istek tarihine göre faiz isteğinin asıl alacaktan ayrı olarak Medeni Kanunun 513. maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını ve HUMK.l85. maddesi uyarınca karşı çıkıldığından dava konusunun artırılması niteliğinde olan faize hüküm edilemeyeceğinden bahisle davanın red edilmesi yerine faize hüküm edilmesini usulsüz bularak yerel mahkemece oluşturulan kararı bozmuştur.
İndirim ( tenkis ) davası ileriye yönelik yenilik doğuran davaların bir ayrıcası olarak mirasın açıldığı güne kadar geriye etkili olabilen bir dava türüdür. Faiz konusu para olan hak ve alacaklar için bazen bir yaptırım, bazen ana alacağı tamamlayan bir haktır. Faiz, alacağın istenebilir ( muaccel ) duruma geldiği günden itibaren talep edilebilir.
Borçlar Kanunu`nun madde 131 uyarınca faiz için öngörülen zamanaşımı süresine bakılmaksızın, asıl alacak zamanaşımına tabi olduğu öngörülmüştür. O halde olayımızda gerek asıl alacak gerekse faizi Medeni Kanunun 513. madde ile öngörülen bir yıllık zamanaşımına tabidir. Zamanaşımı dava veya defi olarak mahkemeye arz edilmekle kesilir ( B.K. m.133/2 ).
Faiz, dava konusu alacak veya hakla birlikte istenmemiş, sonradan istenmiş ise asıl alacağa ilişkin dava faiz yönünden zamanaşımını keser mi? Faiz isteği ayrı bir davadır. Sonradan istenebilir mi? Sağlıklı bir sonuca varılmadan bu soruların cevaplandırılmasıyla mümkündür.
Tümü aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağın bir kısmının dava edilmesine kısmi dava denir. Ancak böylece açılmış davaların dinlenebilmesi, davacı yönünden korunmaya değer hukuki yararın bulunmasıyla mümkündür. Oysa faiz, asıl alacağın bir bölümü olmayıp, onun eki ( fer`i ) niteliğinde ayrı bir alacaktır. Bu nedenle faiz istenmeden yanlız asıl alacağa hasr edilen dava resmi bir dava olmayıp, tam davadır. Faizin istenmemiş olması ondan vazgeçilmesi anlamına gelmez. Faiz isteği, zamanaşımı süresi içinde olmak üzere her zaman ayrı bir dava konusu yapılabilir. Bunu engelleyen yasal bir hüküm bulunmamaktadır ( Prof.Dr. Kuru, HMUK.Ct.1.Sh.990-1990 baskısı, H.G.K. 15.11.1961 gün 36/38 sayılı, 13 HD 15.3.1982 gün 1232/1772 sayılı, 2.H.D. 24.4.1980 gün 3341/3591 sayılı kararları ).
Faiz alacakları da istenebilir oldukları günden itibaren, ancak her gün yenilenenler birbirinden ayrı olmak uzere zamanaşımına tabi olurlar ( B.K.126 ). Asıl alacakla kesilen zamanaşımı onun eki olan faiz içinde geçerlidir. O halde istek tarihinden 1 yıl süreye gidilerek işleyen faizin istek tarihinden sonra işleyecek faizle birlikte istenmesi ( engelleyen yasal bir kural bulunmadığından ) mümkündür. Sayın çoğunluğun açıklanan gerekçelere uymayan düşüncelerine karşıyım.
Üye Nedim Turhan