 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1991/10099
K: 1992/9766
T: 16.10.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : O...M... G... ile K... M.... arasındaki nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Bir mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi gerekir. Mahkemenin verdiği hüküm ile hükmün ne şekilde tefhim edildiğini duruşma tutanağına yazması zorunludur. (HUMK. 151/II). Bu nedenle hükmün tefhim edilip edilmediği duruşma tutanağı ile kanıtlanır. HUMK.'nun 3156 sayılı kanunla değiştirilen 381. maddesi hükümlerini ne şekilde tefhim edileceğini düzenlemektedir. Bu madde hükmüne göre "mahkeme, hazır olan tarafın iddia ve savunmalarının dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararı tefhim eder.
Kararın tefhimi, enaz 388. maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur.
Zorunlu nedenlerle yalnız hükmünün sonucunun tefhim edildiği hallerde gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlıyarak 15 gün içinde yazılması gerekir.
Bu hükümden anlaşılacağı gibi, mahkeme hükmüne gerekçesi ile birlikte tam olarak yazmış olsa bile bunun duruşma tutanağına tamamen yazdırması ve okunması gerekir. Zorunlu nedenlerle hükmün gerekçesi ile birlikte tamamen yazılamadığı hallerde mahkeme sadece hüküm sonucunu tefhim etmekle yetinebilir. Hüküm sonucunun ne olduğu ise 388. maddenin 2. fıkrasında belirtilmiştir. Buna göre "hükmün sonucu kısmında istek sonuçlarından herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." Bu nedenle enazından hükmün sonucunu açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde duruşma tutanağına geçirtilip okunmadan "ekli karar tefhim edildi" gerekçeli kararın mahkeme kaleminden alınmasına veya benzeri şekilde tutanağa geçirilen beyanlarla hüküm tefhim edilmiş sayılamaz.
Mahkemece 8.7.1992 tarihli oturum tutanağında "kısmen kabul kısmen red demekle yetinilmiştir. HUMK.'nun 388/II. maddesinde gösterildiği şekilde hüküm sonucunu belirtmeyen böyle bir beyanla hüküm tefhim edilmiş ve hukuki varlık kazanmış sayılamaz. Başka bir anlatımla Hakim yargılamayı sona erdirdiği 8.7.1992 günkü oturumda hiçbir karar vermemiştir. Diğer taraftan HUMK'nun 428/II. maddesindeki hükmün sonucunu etkilemeyen usul yanlışlıklarının bozma sebebi yapılmayacağına ilişkin kural HUMK.'nun 381. ve 388. maddesine uygun şekilde duruşma tutanağına geçirilip tefhim edilen hükümlerle ilgilidir. Yukarıda açıklanan nedenler karşısında ortada hukuki varlık kazanmış bir karar mevcut olmadığından anılan 428. maddenin uygulaması da söz konusu bulunmamaktadır. Bu bakımdan yeniden yargılama yapılarak HUMK.nun 381. ve 388. maddelerinde gösterildiği şekilde hüküm verilmek üzere temyiz olunan kararın bozulması gerekir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına 16.10.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.