Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1991/10002
K: 1991/8344
T: 24.05.1991

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Kamu Hukuku adına ve Helena Voriokova'yı temsilen Kemalpaşa C. Savcısı ile İsmet Milör arasındaki nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın kabulüne dair verilen hüküm duruşmalı olarak davalı tarafından temyiz edilmişse de duruşma için davetiye pulu olmadığından duruşma isteği red edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
 
KARAR : Yabancı uyruklu ana ile davalının birleşmelerinden doğduğu iddia olunan ve anasının yanında bulunan küçük için nafaka istenmiştir.
Dava, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi tarafından 1956 yılında hazırlanan ve Türkiyenin sonradan iltihak ettiği, 26.1.1971 günlü 1331 sayılı kanunla onanan "Nafaka alacaklarının Yabancı Ülkelerde tahsili ile ilgili Sözleşme" uyarınca, aracı kurum sıfatıyla Cumhuriyet savcısı tarafından açılmıştır.
Yabancı mahkeme kararının 2675 sayılı kanun veya 1620 sayılı kanunla onaylanan sözleşme uyarınca tenfizi veya tanınması yönünde bir istek söz konusu değildir.
1482 sayılı kanunla onanan "çocuklara karşı nafaka mükellefiyetine uygulanacak kanunlara dair sözleşme" (La Haye Sözleşmesi) hükümlerinin uygulanabilmesi için herşeyden önce çocuğun nesebi sahih veya nesebi gayrı sahih olduğunun belirlenmesi gerekir. Nesebsiz olanların bu sözleşmeden yararlanmaları mümkün değildir.
Evlilik dışı çocuk ile baba arasındaki kişisel ve mali ilişkilere babanın milli hukuku uygulanır. (2675 sayılı Kanun 17). Babaya karşı nisbeti babalık hükmü ile veya tanıma suretiyle belli olan çocuk, babanın aile ismini taşır ve onun vatandaşlık hakkını iktisap eder. Babanın borçları, tıpkı nesebi sahih çocuğa karşı olan borçları gibidir. (M.K.312). Küçüğün davalı ile irs ilişkisini gösteren Türk Hukukuna göre oluşan bir hüküm veya tanıma belgesi ortaya konmamıştır. Her ne kadar çekoslavak mahkemesi tarafından davalının baba olduğuna dair bir karar verilmiş ise de bu karar için 2675 sayılı Milletler arası özel ve usul hukuku hakkında kanuna uygun bir tenfiz veya tanıma kararı getirilmemiştir. Söz konusu kanunun 34 ve müteakip maddeleri uyarınca Türk Mahkemelerinden alınmış bir tenfiz veya tanıma kararı getirilmedikçe söz konusu Çekoslavak mahkemesi kararı babalığı tesbit eden hüküm olarak nitelendirilemez.
Bu yönler gözetilmeden birikmiş nauakanın tahsiline ve davalının her ay 62.100 TL nafaka ödemesine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
 
SONUÇ : Davalının temyiz itirazlarının bu sebeple kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına 24.5.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
  KARŞI OY YAZISI
Davanın reddi gerektiği yolundaki çoğunluk kararının gerekçesine aynen katılıyorum. Ancak açıklanan gerekçeden daha önemli bir husus öncelikle davanın reddini gerektirdiğinden çoğunluk kararının bu yönü belirlememesini ilke bazında ciddi bir eksiklik sayıyorum. Şöyle ki; 26.1.1971 tarihinde 1331 sayılı kanunla onaylanan ve 18.3.1971 tarihli ve 13782 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan (Newyork sözleşmesi)'ne Türkiye Cumhuriyetinin katılma gerekçesi o tarihte HUMK.nun 540. maddesi yürürlükte bulunduğu ve aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme ilamlarında tenfiz yasağı sürdüğü için nafaka konusunda ikili bir hukuk sistemine dayanılması ve söz konusu kuraldan ayrılınması amacına yönelikdi (EŞAT ŞENER-Milletlerarası hukuk açısından nafaka ilamlarının tenfizi-Türkiye Noterler Birliği Hukuk Dergisi Sayı 47, Sayfa 4). Daha sonra yürürlüğe giren 2675 sayılı kanun ile HUMK.nun 540. maddesi yürürlükten kaldırılmış ve yabancı mahkemelerin nafaka ilamlarının tenfizi olanağı sağlanmıştır. Dolayısıyla Newyork Sözleşmesi amaç ve kapsam açısından geçerliliğini yitirmiştir. Özetle 2675 sayılı kanunun 38. maddesine aykırılık oluşturan ve bu sebeple tenfizi mümkün olmayan bir yabancı mahkeme ilamına (Newyork Sözleşmesi)'ne dayanılarak hukuksal etkinlik sağlanması mümkün olamayacaktır. Çoğunluk kararına açıklanan ek gerekçe ile katılmıyorum.
 
  MUHALEFET ŞERHİ
Nafaka alacaklarının yabancı ülkede temsili ile ilgili sözleşme çok taraflı bir akit olup, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi tarafından 1956 yılında hazırlanmış, ülkemizde 26.1.1971 gün ve 1331 sayılı Kanunla sözleşmeye iştirak etmiştir. Amaç yabancı ülkelerde nafaka konusunda verilen ilamların infazındaki güçlükleri gidermek, nafakaya müstehak kişinin bir an önce alacağına kavuşmasını temin etmektir.
Daha sonra ülkemizde nafaka ilamlarının tanınması ve tenfizine dair olan La Haye Sözleşmesinde 1973 yılında kabul etmiştir. Bu her iki sözleşmeden sonrada 1982 yılında 2675 sayılı Milletler Arası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkındaki kanun yürürlüğe girmiş, ancak bu yasa sözü edilen iki sözleşmeyide yürürlükten kaldırmamıştır.
Çekoslavak Sosyalist Cumhuriyeti Lounu mahkemesi 3.6.1986 günlü kararında davalı Türk uyruklu İsmet Milor'un baba olduğuna karar vermiş ve bu kararla küçük Helena içinde nafakaya hükmetmemiştir. Karar Medeni Kanunumuzun 295 ve 306. maddesine de uygundur. Gerçekten hükmün babalık kısmı 2675 sayılı yasaya göre tanınmış yahut tenfiz edilmiş değildir.
Dava Newyork sözleşmesine istinaden açılmıştır. Sözleşmenin 5. maddesine göre tedbir niteliğindeki nafaka kararlarının dahi infazı imkan dahilindedir.
Bir nafaka ilamının, Newyork sözleşmesine, La Haye Sözleşmesine ve 2675 sayılı yasanın 38 ve 42. maddelerine göre tahsilini istemek mümkündür. La Haye Sözleşmesi yahut 2675 sayılı yasanın tanıdığı imkanların tercihi halinde, lehine nafakaya hükmedilen kişinin Türk mahkemesinden hükmün tanınması yahut tenfizi konusunda dava açması zorunludur. Newyork sözleşmesinin 3. maddesine özel olarak aracı kurumunda bu konuda dava açabileceği hükmünü getirmiştir. Davalı bu imkandan yararlanmış ve aracı kurum (Adalet Bakanlığı) vasıtasiyle davasını açmış ve biriken nafakasını istemiştir.
İzlenen yolda ve mahkemenin hesap tarzında yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Karar doğrudur. Bu sebeplede değerli çoğunluğun bozma yönündeki düşüncesine iştirak edilmemiştir.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini