 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1990/9565
K: 1990/13990
T: 26.12.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Kadri A. ile Ayşe Fikret A. arasındaki karşılıklı boşanma ve tazminat davasının bozmaya uyularak yapılan muhakemesi sonunda tarafların boşanmalarına; mukabil davanın reddine; tazminat ve nafaka takdirine dair verilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki A. Fikret; maddi ve manevi tazminat yönünden de Kadri A. tarafından istenilmekle, gereği görüşülüp düşünüldü:
1 - (...)
KARAR : 2 - Davalı kadının (karşılık davacının) temyizine gelince;
a) Davacı kocanın 13.6.1988 tarihinde evi terkettiği ve o gündenberi dava tarihine kadar devamlı şekilde başka bir kadınla karı koca hayatı yaşadığı tesbit edilmiştir. Fiili ayrılık yirmi yıla yakın devam etmiştir. Geçen bu zaman içerisinde davalının kocasını affettiğini gösterir bir delil de ileri sürülüp ispatlanmamıştır. Kocanın bu sadakatsiz davranışı, müşterek hayatın devamına imkan bırakmayacak biçimde evlilik birliğini temelinden sarsmıştır. Olayımızda boşanmaya karar verilebilmesi için Medeni Kanunun 134/1. maddesinin arandığı şartlar oluşmuştur. Davalının boşanma konusunda oluşan bu hakkını herhangi bir nedenle geç kullanmış olması hakkın kötüye kullanıldığı biçimde yorumlanamaz. Bu değerlendirme karşısında karşılık dava ile istenilen boşanma talebinin de asıl davada olduğu gibi kabulüne karar vermek gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
b) Manevi tazminatta, temel olan düşünce bozulan ruhi dengenin giderilmesi ve davalının ruhsal olarak tatmin edilmesidir. Kocanın sadakatsız davranışı ve bunu uzun yıllar devam ettirmesi yanında tarafların gerçekleşen mali, sosyal durumları birlikte değerlendirildiğinde hükmedilen manevi tazminat miktarı yetersizdir. Mahkemece Medeni Kanunun 4. maddesinde ifadesini bulan hakkaniyet ilkesi de gözönünde tutularak daha uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.
c) Boşanmanın fer'i niteliğinde olan Medeni Kanunun 143. maddesindeki maddi ve manevi tazminat istekleri harca tabii değildir. İsteğin karar verilinceye kadar davanın her safhasında yazılı yahut sözlü olarak yapılması yeterlidir. Ancak, hukuki sonuç doğurabilmesi için sözlü isteklerin tutanağa geçirilmesi zorunludur. Bu talebin karşılık dava biçiminde de ileri sürülmesi imkan dahilindedir.
Bu ilkenin tabii sonucu olarak da tazminat isteklerinin kısmen kabulü halinde kabul ve red edilen kısımlarla ilgili olarak taraflar yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması usul ve kanuna aykırıdır.
3 - Davacı kocanın temyizine gelince:
Davalı kadın maddi tazminat istemiştir. Ancak, talebini haklı kılacak seviyede delil gösteremediği gibi ileri sürdüğü olaylar maddi tazminatı gerektirecek nitelikte değildir. Başka bir anlatımla olayımızda Medeni Kanunun 143/1. maddesinde öngörülen koşullar oluşmamıştır. O halde bu isteğin red edilmesi gerekirken maddi tazminata da karar verilmesi bozmayı gerektirir.
SONUÇ : A - Tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine,
B - Temyiz edilen kararın iki ve üçüncü bentlerde yazılı sebeplerle BOZULMASINA, üçüncü madde ile ikinci maddenin (a) bendinde oybirliği, ikinci maddenin (b) ve (c) bendinde oyçokluğu ile ve duruşma için taraflar yararına yüzerbin lira vekalet ücreti takdirine 26.12.1990 tarihinde karar verildi.