 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1990/6121
K: 1990/12779
T: 11.12.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : A.İhsan E. ve arkadaşları ile Sadiye C. arasındaki tenkis davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki davalı tarafından istenilmekle gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Medeni KNanunun 507. maddesinde murisin hangi sağlar arası tasarrufları hakkında tenkis istenebileceği açıklanmıştır. Bu maddenin 4. fıkrasındaki şartlar, kesin bir biçimde ispatlanmadıkça murisin yaptığı ölünceye kadar bakma akitleri ivazlı tasarruflardan olup tenkisi istenemez. Ölünceye kadar bakma akti, niteliği itibariyle güvence sağlayan bir akittir. Bakıp gözetme borcunun vüsatı ne aktin başında ne de devamı sırasında belli olmayıp bakım alacaklısının hayatı boyunca oluşacak şartları tayin eder. Esasen ölünceye kadar bakma aktini hizmet aktinden ayıran unsur da bu yöndür.
Borçlar Kanununun 511. maddesi, bakım alacaklısı yönünden gerçek kişi olması dışında özel bir nitelik öngörmemiştir. Bakım alacaklılarının akit anında özel bakıma muhtaç durumda olmasını aramak kanunda bulunmayan bir unsur ilave etmek olur. Aksi kararlaştırılmadıkça aktin bakım alacaklısına sağladığı menfaatler; sosyal duruma uygun ikamet, beslenmeve giyinme, görüp gözetme ihtiyaçlarının karşılanmasıdır (B.K.514). Bu ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak maddi desteğin ne olacağını önceden kestirmek mümkün olamaz. Hayatın idamesi için gerekli asgari şartları sağlayacak nafakaya borçlu olabilecek kimse ile ölünceye kadar bakma akti yapmayı engelleyen bir kanun hükmü yoktur.
Kaldı ki bu aktin hedefi nafaka veya ahlaki görevler kadar bir maddi destek elde etmek değil, tarafların bilhassa bakım alacaklısının sosyal durumuna uygun bir bakım elde etmektir. Bu sebeplerle mirasçı olabilecek kimselerle yapılmış olan ölünceye kadar bakma aktinin in'ikadı sırasında özel bakıma muhtaç bulunmamak veya akitten sonra çok kısa yaşamak, bu aktin mahfuz hisse kurallarını bertaraf maksadına matuf olduğunu kabule yeterli değildir. Sözleşmenin mahfuz hisse kurallarını bertarafa yönelik olduğu yönünde başka bir delil yokken tenkise karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazının bu sebeple kabulü ile hükmün BOZULMASINA 11.12.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.