 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E:1990/4152
K:1990/1691
T:09.02.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET : Davacı; dava dilekçesinde delillerini hasretmemiş olmasına göre, yemin deliline de dayanmış bulunmaktadır. Toplanan delillerin yararına karar vermeye yeterli olmadığı kabul edildiğine göre, yemin delillerinin toplanmasına sıra geldiği kendisine hatırlatılıp sonucuna göre kurar verilmelidir.
(1086 s. HUMK. m. 337)
Şükrü ile Ahmet arasındaki tenkis davasının yapılan muhakemesi sonunda, davanın reddine dair verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle; evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, tenkise ilişkindir.
Davacı; dava dilekçesinde, delillerini hasretmemiş olmasına göre, yemin deliline de dayanmış bulunmaktadır. Toplanan delillerin lehine karar vermeye yeterli olmadığı kabul edildiğine göre, yemin delillerinin toplanmasına sıra geldiği kendisine hatırlatılıp sonucuna göre karar vermek gerektiğinin düşünülmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç : Davacının temyiz itirazlarının bu sebeple kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 9.2.1990 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Dava dilekçesiyle davacı, dava konusu taşınmazın danışıklı (muvazaalı) olarak davalıya satılmış gibi gösterildiğini, aslında işlemin satış olmayıp bağış olduğunu belirttikten sonra istek bölümünde miras payının korunmasını ve bu pay oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.
Dosyadaki kanıt ve belgeler ile satış işleminin bağışı gizlemeye yönelik olduğunu doğrulamıştır. Bir kimse sahip olduğu tüm mal varlığının korunması altına girdiği mirasçının manevi baskısı sonucu ona bağışlamış ve bu işlemi satış gibi göstermeye çalışmış ise maddi, manevi (nesnel-öznel) koşullarıyla örnek sayılacak açıklıkta danışıklı işlem yapmış demektir.
Davacı, davasını kademeli açmıştır. Önce; danışıklı işlemin bozulmasını, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini amaçlamıştır. Bunu açık-seçik ifade edememiş olmakla beraber saklı payı yerine miras payı oranında indirim istemekle belirtmiştir.
Bir işlemde danışık ve saklı payı zedeleme amacı birleşmiş ise öncelikle o işlemin danışıklı olup olmadığına bakılır. İşlem danışık nedeniyle geçersiz duruma gelmiş ise, işlemin konusu şey olduğu gibi terekeye döneceğinden artık tenkis kurallarının varlığı aranmaz. Danışıklı işlem belirli bir zamanın geçmesi, nedeninin ortadan kalkması ve hatta işlemin taraflarca yerine getirilmiş almasıyla dahi hukuken geçerlilik kazandırmaz.
Açıklanan nedenlerle danışıklı işlemin yemin delili ile geçerli hale getirilmesi mümkün değildir. Yerel mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir. Çoğunluğun bozma gerekçesine bu nedenle katılmıyorum.