 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1990/2990
K: 1990/9121
T: 8.10.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET: Ayrı yaşama sonucu doğrarı müessir fiil ve hakaret sebebiyle boşanmadan dolayı manevi tazminat şartları doğurur.
Taraflar arasındaki nafaka ve tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının tüm temyiz itirazları davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yersizdir.
2- Boşanmaya sebebiyet vermiş olan hadiseler kabahatsiz karı veya kocanın şahsi menfaatlerini ağır bir surette haleldar etmiş ise manevi tazminat istenebilir. (M.K.143/2.) Davalı kocanın açtığı boşanma davası olaylarda kadının kusurlu bir hareketinin bulunmadığı kusurun tamamen kocaya ait olduğu anlaşıldığından red edilmiş daha sonra taraflar Medeni Kanunun 3444 sayılı kanunla değişik 134/4. maddesi uyarınca boşanmışlardır. Bu hale göre boşanmayı gerektiren olaylarda kadın kabahatsiz olduğu gibi davalının ika ettiği müessir fiil ve hakaretler kişilik haklarına ağır saldırı nitelikte olduğu gözetilerek uygun miktarda manevi tazminata hükmetmek gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazının bu sebeple kabulü ile hükmün BOZULMASINA 8.10.1990 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Hemen söylemek gerekir ki 3444 sayılı kanun, manevi tazminatın kapsam ve niteliği ile unsurlarını belirleyen Medeni Kanunun 143/2. maddesinde herhangi bir değişikliğe gerek görmemiştir. Bilindiği gibi eşler arasında evlilik bağını çözen ve evlilik birliğini sona erdiren boşanma kararının asıl unsurunun yanı sıra ortaya çıkan ve ancak hakim hükmü ile geçerlilik kazanan yan sonuçların bir bölümünü oluşturan parasal ödemelerden manevi tazminat; Medeni Kanunun 24. maddesinin öngördüğü kişisel menfaatlerin haksız tecavüze uğraması halinin manevi tazminata konu olacağına ilişkin genel hükmün, aynı kanunun 143/2. maddesinde uygulama alanı bulmuş özel bir türdür. Amacı ise boşanmaya neden olan olayların eşlerden birinin kişilik haklarını "ağır bir surette haleldar etmesi" halinde kusursuz eşin kişilik haklarının ihlalini karşılamaktadır. Bu nedenle de Borçlar Kanununun kusurun ağırlığını manevi tazminatın zorunlu bir koşulu olarak öngören ana ilkesinden ayrılınmış ve aile hukukunun özelliklerinden kaynaklanan yeni ve değişik bir yasal düzenleme benimsenmiştir. Nitekim tıpkı söz konusu 143/2. maddede olduğu gibi yoksulluk nafakasına ilişkin 144. maddenin eski metninde yoksulluk nafakasına karar verilebilmesi için hakkında boşanma hükmü kurulan kişinin "kusursuz" olması hali aranmakta iken, 3444 sayılı kanun bunu yumuşatarak ve kuşkusuz evlilik birliği içerisinde eşlerden birinin tamamen kusurdan arındırılmasının güçlüğünü düşünerek "kusuru daha ağır olmayan" eşe nafaka isteyebilmek hakkını tanımış ancak yasa koyucu 143. maddede böyle bir değişiklik yapmaya gerek görmemiştir.
ÜYE
Namık K.Yalçınkaya