 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1990/2166
K: 1990/4139
T: 12.04.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : İ.T. ve ark. ile Ö.Ö. ve ark. arasındaki evlatlık iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki davalılar tarafından istenilmekle, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İstek, miras bırakanın davalı ile yaptığı evlatlık sözleşmesinin ehliyetsizlik ve hile sebebiyle iptaline ilişkin iken, davacılar yargılama sırasında isteklerini sadece hileye dayandırmışlardır. ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nden, evlat edinmeye izin kararı alınmasına rağmen, miras bırakanın ehliyet durumunu gösterir raporların Mersin'den alınması ve evlatlık sözleşmesinin Tarsus noterliği yerine Mersin noterliğinde yapılmış olması keyfiyeti mahkemece hile kabul edilerek evlatlık sözleşmesinin iptaline karar verilmiştir.
1 - Hile, bir kimsenin iradesinin gerçek dışında açığa vurulması için, ona karşı girişilen eylem ve davranışlardır. Yani o kişinin gerçeği bilmesi halinde iradesini açıklamaktan kaçınacağı kesin olan durumlarda hile söz konusu olur. Olayda az önce açıklanan nitelikte bir halin, yani hilenin varlığını kabule yeterli ve elverişli delil ve olgu yoktur. Evlatlık sözleşmesinin Tarsus noterliği yerine Mersin'de yapılması ve sağlık raporlarının keza Mersin'deki sağlık kuruluşlarından alınması, az önce hukuki tarifi yapılan hile olarak kabul edilemez. Çünkü kanunda evlatlık sözleşmesinin belli bir yer Noterliğinde yapılacağına ilişkin bir hüküm yoktur. O halde sözleşme için Mersin noterliğinin tercih edilmesi, Hile olarak nitelendirilemez. Sağlık kuruluşuna başvurmada da özel bir kurulun yetkisi söz konusu değildir. Buna rağmen değerlendirmede de yanlışa düşülerek evlatlık sözleşmesinin hile sebebiyle iptaline karar verilmiş olması isabetsizdir.
2 - Hile ile haleldar olan akit ile kendisini bağlı saymayan taraf, işbu akti yerine getirmemek hakkındaki kararını, diğer tarafa bildirmeksizin bir seneyi geçirir ise akde icazet verilmiş nazarıyla (gözü ile) bakılır (B.K. m. 31). Bir an için hilenin varlığı kabul edilse bile, hile ile yapıldığı ileri sürülüp iptali istenilen evlatlık sözleşmesi 20.7.1983 gününde yapılmış olduğuna, miras bırakan ise 13.4.1986 tarihinde ölmüş bulunduğuna göre, ölüm sırasında Borçlar Kanununun 31. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre çoktan geçtiği için, miras bırakanın akte icazet verdiğinin kabulü zorunludur.
Yukarıda açıklanan sebeplerle olayda hile söz konusu değildir. Bir an için hilenin varlığı kabul edilse bile hak düşürücü süre geçmiştir. Öyle ise isteğin her yönü ile reddi gerekirken evlatlık sözleşmesinin iptaline karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, duruşma için takdir olunan 24.800 lira vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalılara verilmesine, 12.4.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.