 |
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1989/7191
K: 1989/10185
T: 05.12.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Şevki A. ile Fatma A. arasındaki tenkisten faiz alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Tenkis davasının amacı, saklı pay sahibi mirasçının malvarlığını gerçek durumuna getirmektir. O halde istek halinda dava tarihinden başlayarak faiz ödetilmesine karar verilmesi gerekir. Ne varki faiz asıl alacağın bir bölümü olmayıp onun fer'i niteliğinde ayrı bir alacak hakkıdır.
Kısmi dava açılması ile alacağın yalnız o kısmı için zamanaşımı kesilir. Dava dışı kalan (saklı tutulmuş olsa bile) kısmı hakkında zamanaşımı kesilmez, işlemeye devam eder. Tenkis davasında faiz istenmemiş ise (alacaklı faiz isteme hakkını saklı tutmuş olsa bile) bu dava ile faiz hakkındaki zamanaşımı kesilmiş olmaz. (Baki KURU, HUMK. 4. baskı, 1980, cilt 2, Sh. 1137) Dosyaya göre dava süresinde açılmamıştır.
Öyle ise isteğin zamanaşımı sebebiyle reddedilmesi gerekirken olaya uymayan düşüncelerle davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA 5.12.1989 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Tenkis davası yenilik doğuran (nişai) bir davadır.Bu dava ile mahfuz hisseyi ihlal eden tasarrufların kanuni sınırlara indirilmesi,böylece yeni bir hukuki durumun yaratılması amaçlanır.Dava bu bölümü ile bir eda isteğini kapsamaz.Esasen ölüme bağlı tasarruflar bakımından buna ihtiyaç da yoktur.Sağlararası tasarruflardan kaynaklanan tenkis isteklerinde dava bir de eda bölümünde ne istendiğinin tayini ve davanın hukuki niteliği tenkis sonucu ödenecek paranın faizi bakımından önem taşır.
Söz konusu davanın şahsi nitelikte özel bir dava olduğu genellikle kabul edilmemektedir.(Y.H.G.K.nun 8.1.1964 tarih ve 15/3 sayılı kararı).Söz konusu dava ile mahfuz hisseli mirasçı murisle davacı arasındaki sağlararası davalının mülkiyetine olan şeyin geri verilmesini istemektedir.İstenen şeyin taksimi mümkün olmadığı takdirde davalı dilerse tasarruf nisabının kendisine ödenmesi şartı ile malı geri verir,isterse saklı pay karşılığında malı alıkoyar.(M.K. 506).Bu andan evvel davacının bir para alacağından söz edilemez.Görüldüğü gibi eda isteminin murisin tasarruflarını değiştiren tenkis isteme hakkı ile ilgili olan M.K. 513. maddesinde yer alan zamanaşımına bağlamak doğru olmaz.Ancak tenkis isteme hakkı zamanaşımına uğramışsa B.K. nun 131. maddesinde yer alan kural uyarınca eda isteğinin yanısıra faiz isteğinin de zamanaşımına uğrayacağı tabiidir.
Olayımızda Medeni Kanunun 513. maddesinde yer alan zamanaşımı dolmadan tenkis ve tahsil isteği mahkemeye dermeyan edilmiş olup asıl alacağın zamanaşımına uğramadığı da açıktır.Esasen eda isteği kademeli nitelikte olup tenkise tabi malın taksiminin mümkün olmaması nedeniyle Medeni Kanunun 506. maddesinde yer alan seçimlik hakkın davalı tarafça "para ödeneceği" yolunda kullanılmasından sonra davacının bir para alacağı doğmuştur.Davacının başında bir para borcunun varlığı söz konusu olmadığından faizin istenmesi de mümkün olamaz.
Bütün bu sebeplerle tenkis davası sonunda saklı pay karşılığında verilen paranın faizinin de Medeni Kanunun 513. maddesinde gösterilen bir yıllık süre içinde istenmesi gerektiği yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.